29 Aralık 2006 Cuma

Severek Ayrılanlar...


Bilen bilir;kime olduğunu yazılanların...


Severek ayrılanlar bilirler ayrılığı
Severek ayrılanlar yaşarlar pişmanlığı
Çok uzak şehirlerde aynı çarpar iki yürek
Çok uzak bir şehirde beklendiğini bilerek

Gün gelir için yanar elin gider mektuplara
Gün gelir beni ararsın gözün dalar uzaklara
Yaz gelir sıcak olur akşam sahil yollarında
Her adımda beni ararsın gözün dalar uzaklara

Rüzgar aşkımı kucağına alsa
Dağları tepeleri aşsa saçlarına ulaşsa

Severek ayrılanlar bilirler ayrılığı
Sen benim eş ruhumsun
Unutmuş olsan hissederdim
Unutmuş olsan yanımda durmazdı her sabah hayalin
Seni görmek için geri geldim
Sen gideli çok olmuş
Nereye gidersen git
Çantanda bir resmim aklında gülüşüm olsun
Ben seni gerçekten sevdim
Bitmez demiştim
Bitmedi...

23 Aralık 2006 Cumartesi

Biri Var...


Bir hayaldin öncesinde, adın konmuş aşk dilinde
Ben senin sadece imkansızındım
Kelimeler tükendi de, sen bitmedin bak içimde..
Bunu senden beklemezdim...
Hangi yalan, hangi sebep
Cevabın yok, bitti demek
Belki de ben senin korkularındım...
Zorundayım, zorundasın
Hangi yolun sonundasın
Belki de sakladığın bi şey var...
Biri varsa aramızda
Çığlıklarım yalnızlığa
Bu ayrılık akşamında
Gözyaşıma boğuldu dünya
Sorma bana sensizliği
Sorma bana gücün yoksa
Gelen aynı giden aynı
Bırak beni yalnızlığıma...

9 Aralık 2006 Cumartesi

hadi yüreğim ha gayret!!


Değmeyin feryadıma,
Figanıma değmeyin
Eğer sevda bu demekse
Ben vazgeçtim
Beni sevmeyin

Garipliğim kader değil
Geçiçi gülmeyin
Bu kışta efkarlıyım
Bahara Allah kerim

Hadi yüreğim ha gayret
Hele sıkı dur hele sabret
Başını eyme dik tut
Bu bi rüyaydı farzet
hadi hadi yüreğim ha gayret...
Hele sıkı dur hele sabret
Başını eyme dik tut
Bu bi rüyaydı farzet
hadi hadi yüreğim ha gayret...

22 Kasım 2006 Çarşamba

ELVEDA!!!


Bana bir şiir yaz demiştin ya,
İşte yazıyorum.
İçim kan ağlasa da
Senden vazgeçiyorum.
Gidiyorum senden küçük kız,
Anlıyor musun?
Olmayacak artık seni deli gibi seven biri
Bulamayacak ellerin
Her üşüdüğünde,ellerimi
ve Göremeyecek gözlerin
Yalnızca senin için bakan gözlerimi
Şimdi ayrılığın vakti...
Biliyor musun?
Gidiyorum ben.
Üstelik hiç dönmemecesine
Seni terkediyorum.
Sana ait her şeyi yanıma aldım merak etme
Alamadıklarımı da yüreğime gömüyorum.
Sözünde duramadın sen küçük kız
Ayrılamam dediğin bu koca yüreği,
Tutamadın ellerinde.
Bu kez karşı koyacak güç de bırakmadın içimde
Hem de tam senli bir gelecek yazarken kendime
Neyse...
Anlamsız artık kelimelerin fazlası
Geriye kalan sürekli bir yürek acısı
Biraz da katmerli gönül ağrısı...

Bu kez ağlamayacağım biten sevdama
Bu da küllenip geçer nasılsa
Sana son sözüm küçük kız:
ELVEDA...


Y.S.

14 Ekim 2006 Cumartesi

Gel Gör Beni Aşk Neyledi!


Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkılem ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi

Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Akar suların çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi

Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm ilden ile
Şeyh anarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi

Mecnun oluban yürürüm
O yâri düşte görürüm
Uyanıp melül olurum
Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus biçâreyim
Baştan ayağa yâreyim
Dost elinde âvâreyim
Gel gör beni aşk neyledi


Yunus Emre

3 Ekim 2006 Salı

Aşktan Ne Haber!


Aç kalbini ben geldim
Sıkı sıkı tut bırakma
Zar zor yıktım duvarlarımı
Kıymetini bil uzatma

Bak yaldızlarımı döktüm
Açtım kapılarımı gir içeri
Gör parklarımı bahçelerimi
Anla ben büyük harflerden ürktüm

Ben anlamam toptan tüfekten
Ben anlamam taştan yürekten
Anlamam akıntıya kürekten
Bunları boşver ne haber aşktan

Gözlerinin arkasını
Sözlerinin alt yazısını
Kalp diline çevirdim çoktan
Okudum öztürkçe acısını


Sezen Aksu

BUDUR!

23 Eylül 2006 Cumartesi

Hoşgeldin...


İlk "teravih" ile başladı,sırada ilk "sahur" ve hepsinden daha büyük bir hasretle beklediğimiz ilk "iftar" var...Her zaman özlenirsin,her zaman özelsin.Hoşgeldin!Onbir ayın sultanı,gönlümüzün dermanı,ruhumuzun ilacı Ramazan;hoşgeldin!Yine bereketinle dolacak sofralar,sayende açılacak kapılar,af olunacak günahlar...

Allah hepimizin dualarını Ramazan-ı Şerif'in hatrına kabul eder inşallah(Amin!)

17 Eylül 2006 Pazar

SEN


Ne geceler, ne gündüzler gördüm,
En vaz geçilmez yeminlerden döndüm,
Görmedim senin gibi sevmedim hiç kimseyi,
Yapayalnızım şimdi, Unuttum gülmeyi...

Sen;
Vaktinden çok sonra gelen,
Sevdalı bir yağmur gibisin,
Çisil çisil gözlerimde...

Sen;
Çıldırmış şairlerin,
Titreyen mısralarında,
Bahsettiği o perisin...

Pencereler önünde çürürken,
Senden kalan çiçekler,
Hayalin gözlerimin önünde,
Hala ağlıyorum...

"Güneş doğduğunda başka bir şehrin sabahında olacağım,
Her insanın bir öyküsü vardır ya,
Benim ki de böyle işte,
Bu sabah pencerene bak,
Bu koca şehri sana bıraktım,
Başka bir şehrin sabahından,
Başka bir dilde;
ELVEDA!!!"

1 Eylül 2006 Cuma

Yağmur!


İstanbul'da yağmur var bu gece
Bana onca şey hatırlatan yağmur,yağıyor
Aşkı,hüznü,yalnızlığı yeniden yaşatıyor...
Bir yandan Neslihan çalıyor
O güzel sesiyle "vurgunum" diyor
Bir yandan da aklım mazilere gidiyor
İşte tam da o anda bir sevgilinin aşkı canlanıyor gözlerimde
Sırılsıklam yaşamıştık biz sevdamızı,yağmurun sayesinde
El ele,göz göze
Herkesin önünde...
Şimdiyse aynı yağmur
Bana yanlızlığı tattırıyor
Tüm yaşananlara inat
Beni yine bana bırakıyor
Şimdi neredesin?
Kiminlesin bilmiyorum ama
Ben her yağan yağmurda
Seni düşünüyorum hala
Bir de yağmurlarla gelenim vardı benim
Hep beklediğim
Yolunu gözlediğim
Uğruna gururumdan bile vazgeçtiğim
Şimdi yağan bu yağmurun ardında
Sen yoksun biliyorum
Çünkü sen gelirken hüzün getirmezdin
Sevinç,neşe,mutluluk getirirdin
Hasretime son verirdin
O yüzden artık her yağan yağmurda
Tek bir şeyi düşünüyorum yalnızca
Bana sımsıkı sarılıp;"hadi artık git,daha fazla ıslanma"diyen
Beyaz kapşonlu montu üstünde
Güzel gözleriyle
Yüzüme gülümseyen;o tatlı küçük kız
Şimdi nerede?


Y.S.

15 Ağustos 2006 Salı

Sen Vurdun da Ben Ölmedim mi


Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Bitmez tükenmez engeller koydun
Şimdi nerdesin diye sakın sorma
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?

Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,
Yağmurlu havalara...Bu kasvetli akşamlara
Sen varken
Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
Otobüs duraklarına...
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim
Kalanlara acımazdım...
Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim
Masumdum, çocuklar gibi
Böyle delirmezdim-küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Şimdi soruyorum sana
Adı sevdaysa bu cehennemin
Sen yaktın da ben yanmadım mı?

Biliyorsun
Bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı
Bütün korkularına'arka çıktım'olmadı
Dağlara merdiven dayadım olmadı
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
Sevdim olmadı -yandım olmadı-taptım olmadı
Benden artık pes
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
Nasılsa gidiyorsun
Biliyorum git...
Ama ardında
Ağlayan bir çift göz
Paramparça bir yürek
Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan
Çek silahını-daya sırtıma
Titrersem namerdim...
Sen vurdun da ben ölmedim mi?



Ahmet Selçuk İlkan

7 Ağustos 2006 Pazartesi

Yürek Döküntüsü!!



Yazmayalı çok oldu buralara.Hiçbir şey yapılası değil bu sıralar benim için.Sanırım yazmak da bunlardan birisi.Pek iştahlı olmasam da başladım işte yine bir şekilde yazmaya...

Bir ayrılığın tam orta yerinde yüreğim.Acı çekmekle,rahat etmek arasında kıvranıyor.Sensizliğe çoktan alıştım,alışmasına da;yaşananlara anlam veremiyorum bir türlü hala.Gerçi ne yaşadık ki biz?Bir zamanlar yaşananların yanında.Yine de anlayamadığım tek şey;sevmekten hiç kaçmamama rağmen bir türlü mutlu olamamam.Ben hep sevgimi göstermek istedim.Ya bu sevgiyi yavaş yavaş tükettiler ya da zaten hiç anlamadılar.Neyse hayatın acı diye adlandırdığımız tecrübelerini bir bir tattım sonuçta.Bunlar mutlaka bana klavuz olacaktır.Tabii bu sefer kendime hakim olabilirsem;ama suç benim değil ki!Ben sevilecek insanı severim.Bundan da pişman olmam asla...

Bu sıralar hiçbir zaman yalnız kalmadığım kadar yalnızım ve sanırım hiçbir zaman düşünmediğim kadar düşünüyorum durmadan.Dünümü,bugünümü,her şeyden çok da geleceğimi düşünüyorum.Bu senenin önemini çok iyi biliyorum.Artık öncelik sıralarım neler karar verdim.Neyi ne zaman ve ne şekilde yapmalıyım öğrendim.Bu en kritik senemde her şeyi en iyi şekilde değerlendirmeliyim.Bunun farkındayım.İnşallah her şey çok güzel olacak...

Kendimi çok iyi hissediyorum bir kaç gündür.Bir ayı aşkın süredir devam ettiğim diyet sonucunda artık yüzüm gülüyor.Bunu daha önce de başarmış birisi olarak şunu söylemeliyim:Kendinden gidenlerden en çok kilolarına seviniyor insan:))Yaz başında verdiğim sözü şu an tuttum aslında;ama ben okullar açılana kadar devam etmek istiyorum.İnsan bir yerden sonra alışıyor zaten ya da midesi küçülüyor.Ondan sonrası sadece biraz irade.o da ben de var sanırım:p

Hayatımda hiçbir zaman istemediğim kadar çok okulların açılmasını istiyorum şu an.Buna bir çok şey neden olabilir sanırım.En başta arkadaşlarım var.Sürekli konuşsak da hepinizi çok özledim.Özellikle geçen dönem çok şey paylaştık ve ben sizden çok destek aldım.Anladım ki,ben siz olmadan çok zorlanıyorum...Şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki:Benim için üniversite hayatım ikiye ayrılıyor;sizden öncesi ve sizden sonrası.Aslında siz hep vardınız,var olmasına;ama ben başka bir boyutta,tek bir bünye için yaşıyordum.Bir şekilde hayata geri döndüm ve bundan hiç pişman değilim.Neyse siz kendinizi biliyorsunuz;iyi ki varsınız...

Sanırım abarttım biraz,belki de saçmaladım.Neyse benimkisi her zamanki gibi bir yürek döküntüsü.Okuyan da okumayan da sağolsun.Bir dilek:cebimden çıktı 1 lira,çarşıda oldu 1000 lira.Çok mu attım?Neyse olsa da olur olmasa da...

25 Temmuz 2006 Salı

Dil Yarası!!




Günahları gönder bana küçük sevinçler ver
Hataları boşver dert olur unutamazsan eğer

Seni benden ne bu şehir ayırır ne de ecel
Yüreğimi en fazla dil yarası acıtır
Bu sevdaya hangi yaban eller gelir uzanır
Kendine iyi bak sana birşey olmasın

Yüreğim darda aklım firarda
Sebebim olur ölüme ayrılık...

18 Temmuz 2006 Salı



Bazı şeyleri şimdi çok daha iyi anlıyorum.Kimin kıymetini bilemediğimi,kimin kıymetimi bildiğini,nelere aldandığımı,neleri kaybettiğimi...Verdiğim hiçbir karardan hala pişman değilim ve bir şekilde doğrusunu yaptığımı biliyorum;ama anılar zihnimi zorlamaya başladı şu günlerde ve ben inanılmaz acı çekiyorum,kendime kızıyorum;ağlıyorum.Yapabildiğim sadece bu...

Alıp başımı gitmek istiyorum bu diyardan.Her neresi olursa ve yaşadığım her ne varsa hepsini unutmak.Acıları,dertleri,sevinçleri,mutlulukları...Kısacası bütün hatıraları.Dayanamıyorum artık.Son gücümle elveda deyip herkese;gitmek...

Anladım ki küllenen yürek yeniden alevlenemiyormuş ya da her yürek,her yüreğin olamıyormuş çakmak taşı...

Aldım-verdim yaptım kalbimle hep ben ve her zaman veren oldum.Verip de alamadığım da oldu kalbimi.Alıp da bir şeye benzetemeyenler de;ama artık bitti...Ne zaman ve ne şekilde olursa olsun sevmeyi de öğrendim,sevilmeyi de.Sevmek yetmez demiştim.Maalesef yine haklı çıktım;ama ben artık yalnızca sevilmek istiyorum...

16 Temmuz 2006 Pazar

Sen Benim Hiçbir şeyimsin!!


Sen benim hiç bir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykum arasında cağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak
Sen benim hiçbir şeyimsin.


Attila İlhan

Sevgili Attila İlhan'ı rahmetle anıyorum...O bana şiiri sevdiren şairlerin başında geliyor...Bu şiir de özellikle bu günlerde beni çok etkiliyor.Sizlerle de paylaşmak istedim...Şiirin sözlerini çok dikkatli okumanızı istiyorum.Dilerseniz Ahmet Kaya yorumuyla şarkısını da dinleyebilirsiniz...Tabii rahmetliyi daha iyi anlayabilmek için tüm şiirlerini okumanızı da tavsiye ediyorum...Sevgiyle kalın...

11 Temmuz 2006 Salı

Bundan Böyle!



Artık ara veriyorum sevmelere ya da verdiriliyorum bir şekilde. Hayat yalnızca geçmek zorunda olduğu için geçecek ve anlamı olmayacak artık gece yarısı özlemlerinin.Manasız artık yeşilin tüm tonları benim için hatta maviye çalan anlık değişimlerinin...

Art arda uykusuz kalmalar ve bunu "sevilenin" uğruna yaptığım için gururlanmalara son bundan böyle.Planlara,programlara paydos.Bir yarını bilirim,bir de bugün ne yaptığımı gayrı.10 gün sonrası için hayal kurmalara,o gün gelecek diye yaşamalara son...

Kullanılmayacak gayrı sevgi kelimesi cümlelerde ve elim değmeyecek asla namahreme.Bir insanın eşittiri olamayacak artık herşeyim ve denilemeyecek seni seviyorum hak etmeyen bedenlere...

Y.S.

6 Temmuz 2006 Perşembe

Sevmekten Gidince!


Sen beni sevmekten gidince ben bana borçlu kaldım
Ya sen bana fazla geldin ya ben sana az kaldım
Gitme bir adım öteye gülüm bir adımda gurbet olur
Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur

Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde
El tutmak yol açıyor diye hesapsız susmalara
Kaldırdık tüm tutuşmaları
Yasak kelime oyunu yapmak
Yalan söylemek mecburi ve serbest ayyuka çıkmak
Artık yağmur sonraları toprak kokmak yok
Tomurcuklanmak günah
Ve bir insan gözü yüzünden yüz gün ardarda uyumamak
Kimse ölmesin diye kimsenin aklında her sevdalı verdiği sözü geri alacak
Güneşi ayı hatta hiç bir tabiat olayı
Şahit gösterilmeyecek hiç bir sevdaya
Ne deniyorsa onu atacak kalp
Ve süresi yirmidört saate çıkartılacak meskun mahallerde ağlamanın

Sen sesini alıp gidince ben burda dilsiz kaldım
Ya sen bana fazla geldin
Ya ben sana az kaldım
Gitme bir adım öteye gülüm bir adımda gurbet olur
Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur

Yılmaz Erdoğan

Mükemmel ötesi bir şiir bu ve sanırım geçirdiğim gönül travmasını çok iyi anlatıyor.Dinlemeyenlere Ebru Gündeş yorumuyla dinlemelerini tavsiye ediyorum...

4 Temmuz 2006 Salı

Unutursun!!


Yarından haber yok dün bitti
Saatler son günü çalıp gitti
Yeminler yaşlandı dudaklarda
Düğümlendi derken söz bitti

Vagonlar bi dolup bi boşaldı
Kuruyan gözlerim yine yaşardı
Sarardı sırayla fotoğraflar
Ne hayatlar içimde kaldı

Unutursun için yana yana
Unutursun ölüm sana bana
Zaman basıp kanayan yarana
Unutursun unutursun



Onca yaşadığım şeyden sonra kalmadı yazacak bir şey...Beni en iyi anlatan şarkı...

2 Temmuz 2006 Pazar

Bitsin Şu Hasret!!


Yine sensiz bir saatte seni düşünüyorum.Yoksun işte biliyorum.Elimi uzatsam tutamam ellerini ya da bir alo ile göremem gözlerini.Ne biçim bir şey bu ya.Ne yaman acı çekiş,ne sürekli serzeniş.Dinmek bilmiyor bir türlü yokluğunun ızdırabı.Sen gideli bugün 17. gün.Arkadaşlarım diyorlar ki:Aman be sen de;aptal aşık,alt tarafı 2 hafta olmuş,"ne"sini özlüyorsun?

Her şeyini özlüyorum ben bebeğimin.Çekmeyen nerden bilirmiş,yüreğin acısını.Konuşması kolay di mi?Siz hiç sevmediyseniz günahı benim mi?17 gün ya.Nasıl özlemez insan?Kokusunu özledim,bakışını özledim,gülüşünü özledim...Duruşunu bile özledim ya var mı bunun ötesi?

Şu an seni bir saniye görebilmek için ömrümden 10 yıl vermeye razıyım...Bitsin şu hasret...bitsin artık...

20 Haziran 2006 Salı

İşte Öyle Bir Yazı!



Hani gelir ya bazen bir an,ne yapacağını bilmezsin.Yaptığın şeylerden de bir sonuç beklemezsin.Öyle şuursuzca sadece yapmak için yaparsın.İşte tam da öyle bir moddayım şu an.Sadece yazmak için yazıyorum.O yüzden şimdiden vazgeçebilirsiniz okumaktan.Yalnız şunu da söyleyeyim;yazmayalı çok oldu buralara.O yüzden ne çıkacak içimden,ne gelecek yüreğimden ben de bilmiyorum.En son papatia için yazdığım 3-5 satırın da bir geyik muhabbetine dönüşmesinden sonra,ne çıkarsa çıksın belki de bir şey farketmeyecek...

Bir okul dönemini daha kapattık geçtiğimiz günlerde.Bu süreç belki de hayatımın en karmaşık ve sonucu en istediğim gibi biten dönemi oldu.O yüzden öncelikle Allah'ıma teşekkür ediyorum beni utandırmadığı için.Zor günler geçirdim.Her türlü duyguyu tattım ve çok şey öğrendim.Neyse bunun üstünde çok fazla durmak istemiyorum.Zaten bilen biliyor her şeyi.Yalnız her daim yanımda olan bir kaç dostum var.Onlara teşekkür etmeden geçemeyeceğim.İyi ki varsınız...

Bu dönem en umutsuz olduğum konu derslerimdi;ama Allah'a şükürler olsun belki de en yüksek ortalama getireceğim dönem olacak.Bunda bir özel teşekkür papatia'ya.Canım gerçekten emeğin çok üstümde.Allah razı olsun.Seneye seni geçecem bak ona göre:p(duy da inanma:))

Şimdi sıra geldi hissetiklerimi anlatmaya.Bunun için en iyisi bir şiir yazmak heralde.Özlenene gelsin bu şiir...

_Gidiyordun_

Giderken ardından bakmak bile gelmedi içimden
İşte gidiyordun
Tüm senli saatleri alıp
Bana sensizliği bırakıyordun
Ben burada kalıyordum
Özlemlerin en büyüğü
Hasretlerin en çekilmeziyle
Kainatın gördüğü
Sevdaların en yücesiyle
Sen ise gidiyordun
Arkana son bi defa bakıp
İşte o anda yüreğimi yakıp
Beni buralarda yalnız bırakıp
Gidiyordun...
Git
Başka çaremiz yok biliyorum
Sen buraya ait değilsin
Dönmelisin...
Ama şunu unutma çeşm-i maim
Aklından sakın çıkarma gönülçelenim
Nasıl şimdi gidiyorsan
Bir gün öyle döneceksin
Çünkü sen bana aitsin
Çünkü sen sevdiğimsin
Çünkü sen her şeyimsin...

Y.S.

7 Haziran 2006 Çarşamba

Gitarcıya:)


Açtın gönül penceremi
Ben hiç anlayamadan
Daldın girdin içeri farkında bile olmadan
Uzak değilsin ki aha yanı başımdasın
Rabbim seni,yalnızca bana saklasın
Razıyım beklemeye ben,sen hiç merak etme
Azıcık yakın olsan,dayanamam ölürüm heralde
Hele gel biraz,sokul yanı başıma
Maksadın neymiş bi anlatıver bana
Amacın beni sevmekse,her daim senin olurum
Nedensiz,koşulsuz aşkınla kavrulurum...


for ...pApAtiA...

Y.S.

3 Haziran 2006 Cumartesi

Sana Değer!!


Akarım sonsuza deli sel gibi
Tut çevrele tut gölün olayım
Çarparım ne varsa deli yel gibi
Tut kollarımdan tut ki durayım

Tüm yaşananlar bir bir günaha
Dönüşüyor ah zamanla uğraşma
Sen öyle bela deli sev ki beni
Bütün yasakları yasakla

Her soluğunda baştan ayağa
Çek beni içine orda kalayım

Zaten aşklar hep yalan dolan
Sonu hep sızı hüsran
Geriye kalan ardından
Yalnızlık olsa da sana değer...


Yıldız Tilbe

27 Mayıs 2006 Cumartesi

Kurşun Adres Sormaz ki!


Yine de sen son sevdiğim
Uğruna sevgiler aşklar tükettiğim
Yine de sen tek bildiğim
Yollarına aşk tohumları serdiğim

Bu can buna hayran
Sevişine kurban
Alıştırmasaydın insafsız
Bu can sana hayran
Gülüşüne kurban
Şimdi vazgeçemem ben inan

Kurşun adres sormazki
Yaktın beni en derinden
Depremlerde yine yüreğim
Yangınlar çaresiz
Dön gel yine sev beni
Sar sevgine sevgimi
Nefes gibi muhtacım sana

Yine de ben hep seninim
İlk şarabı senin elinden içmişim
Yine de sen ille de sen
Senin ilacın bil ki bende sevgilim

Bu can buna hayran
Sevişine kurban
Alıştırmasaydın insafsız
Bu can sana hayran
Gülüşüne kurban
Şimdi vazgeçemem ben inan

Günahın özü ise seni sevmek
Cezam cehennem olsun...


K.D.

26 Mayıs 2006 Cuma

Onun Vedası



Çok mu kolay bu son demesi
Vermiyorum ki son nefesi
Ellerin eskisi gibi beyaz mı
Bana bunları o ellerle mı yazdın
Ah yeniden başlamalı dersen
Zamanı var bekle beni dersen
Beklemek eskisi gibi kolay mı
Zaman geçmiyor zaman yalan mı
Yine karşılaşırız
Dünya küçük
Aşkın büyük
Mevsimler dönünce yaza
Kuşlar döner pişman
Şimdi sen mi ben mi
Kim suçlu kimse yar
Voltalar atıyorlar
İçimde pişmanlıklar
Şimdi sen mi ben mi
Kıydılar ikimize
Çok mu kolay bu son demesi
Vermiyorum ki son nefesi
Sen ne yazarsan yaz ey sevgili
Mektupla biten ömrümce sürmeli
Yok sensiz olmaz...

YAŞAR

19 Mayıs 2006 Cuma

Özlemek!


Uzaktaki sevgiliye duyulan hasrettir bazen,bazen de gidenin ardından akan iki damla yaştır;özlemek.Hiç kimse edememiştir tarifini esasında net olarak özlemenin ya da mantığını açıklayamamıştır...İlk bakışta hep bir mesafe söz konusudur bu duyguyu tadabilmek için;ama bazen insan hemen yanı başında olanı da özler içten içe,deliler gibi.Zaten mantık da bu noktada devreden çıkar.Elini uzatsan tutabileceğini bilirsin;fakat yine de özlersin hem de en uzaktakini özlemediğin kadar...

Orda olduğunu biliyorum ve bana ait olduğunu da...Yine de bir saniye bırakmak istemiyorum seni ellerimden.Bıraktığım anda başlıyor çünkü özlemlerin en büyüğü,en anlaşılmazı.İşte dedim ya çözemiyorum bir türlü.Yarın yanımda olacağını bilsem de ben bugünü bile sensiz yaşamaktan korkuyorum.İşte anlaşılamazın eşittiri bu.Bunun çözümü yok biliyorum.Nasıl ki yeniden sevmeyi göze alabildim;özlemin karşısın da yenilmemeye de alışacağım...

Şimdi yoksun yanımda ve normalde nasıl geçtiğini bilemediğim dakikalar ilerlemiyor bir türlü.Şu an olabileceğin en güvenli yerdesin ve uyuyorsun biliyorum.Şimdi ben de yatacağım ve tek duam Allah'ımdan rüyamda da olsa bu kısa ayrılığa bir son vermesi.Bekle beni özlenen...bekle...geleceğim...


Y.S.

16 Mayıs 2006 Salı

1980


Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni
Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri
Gitme gitme el olursun sevdiğim incitir beni

Yokluğun ah yol yol olsa uzasa unutmam seni
Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri
Gitme gitme el olursun sevdiğim incitir beni

Akşam vakti sardı yine hüzünler
Kalbim yangın yeri, gel kurtar beni senden
Akşam vakti dolaştım sokaklarda
Yırtık bir afiş, seni gördüm duvarda

Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni
Yokluğun ah yol yol olsa uzasa unutmam seni
Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri
Gitme gitme el olursun sevdiğim incitir beni


Ezginin Günlüğü

Söyle!


Söyle yağmur çamur
Değmedi yüreğime
Şimdi ben nerdeyim
Sen nerde

Söyle ay doğmadan
Düşmesin yaş gözüme
Şimdi ben nerdeyim
Sen nerde

Dışarda kar yağıyor
Benim içime yağmur
Ağlama gözbebeğim
Biraz daha dur

Yüreğime basa basa
İçimden yar gidiyor
Ağlama iki gözüm
Biraz daha dur

Ay ayy ay
Ay ayy ay
Yanıyor ömrüm

Valla yağmur çamur
Değmedi yüreğime
Söyle ben nerdeyim
Sen nerde

Söyle ay doğmadan
Düşmesin yaş gözüme
Söyle ben nerdeyim
Sen nerde

Söyle yağmur söyle
Değmeden yüreğime
Söyle gökyüzüne
O nerde

Söyle ay doğmadan
Düşmesin yaş gözüme
Söyle gökyüzüne
O nerde

Ay ayy ay
Ay ayy ay
Yanıyor ömrüm

Söyle baksın gece
Dağlardan hasretime
Söyle bilmesemde
O nerde

A.K.

14 Mayıs 2006 Pazar

Hak Eden Kazandı!

Bir Beşiktaşlı olarak geçen hafta gs yi yenmemizi hiç bir zaman istemediğim kadar istemiştim.Bunun nedeni malum çıkan komplo teorileriydi.O gün son saniye gelen gol bence herkesin senaryosunu iptal etmişti.Biz türk halkı;başta fb liler olmak üzere hemen Cordoba'yı karalama yoluna gittik.Kimse gencecik bir Ankara'lı olan Hasan Kabze'den bahsetmiyordu.Tabii ya onu kim takardı ki?Ben o gün o dkka Hasan Kabze'nin gol sevincini ve maç sonunda Hakan Şükür'ün açıklamalarını duyduğum an inanmıştım gs nin şampiyon olacağına.Tabii bi de bunun üstüne fb lilerin bize yönelttiği suçlamalar eklenince istemiştim de...

Çok sevdiğim fb li bir kardeşim geçen hafta msn inde "Satışamı geldik diyordu".Buna sinirlenip kaldırmasını istediğimde ise yapmayacağını söylemişti.Ben de ona inşallah Denizli kümede kalır;benim ahım tutar demiştim.Allah dualarımı kabul etti şükürler olsun.

Bugün her iki maça baktığımda söylenecek tek bir şey var:"Hak eden kazandı".Fenerliler dua etsinlerki yine ege dolaylarında bir fark daha yemediler...ve Denizli'yi yürekten kutluyorum,maçı son dkka ya kadar bırakmadıkları için.

...ve son söz "Cimbom şampiyon,Kartal kupayı...Fener yine aldı (hindi) babayı=)...

11 Mayıs 2006 Perşembe

Çeşm-i Mai


Bir yar sevdim çeşm-i mai
Bakışları mahmur,duruşu servi
Allah'ım öyle bir yüz vermiş hele ki
Baksan doyulmaz
Karşı konulmaz...

İnsanda bırakmaz bir damla melal
Böyle bir güzele ne edilmez helal
Gösteremez hiç kimse ne öfke ne celal
Kızsan kıyılmaz
Küssen yapılmaz...

Ben diyeyim on yıl,sen de yüz yıl feda
Edilir uğrunda edilemez her şeye veda
Giderken ardında kalan,yalnız bir seda
Atsan atılmaz
Yansan dayanılmaz...

Y.S.

8 Mayıs 2006 Pazartesi

Hoşgeldin!


Ey yağmurlarla gelen güzellik;
Bilmem farkında mısın gelişinle baharı da getirdiğinin?
Kurumuş topraklarıma sevgi tohumları serptiğinin,
İçimde sevgiye dair her ne varsa
Yeniden yeşerttiğinin,
Farkında mısın?

Sana kapılarımı açtım;gel gir içeri
Ve söndür,sevdanla korlanan ateşleri...


Y.S.

5 Mayıs 2006 Cuma

Zemheriden Bahara!




Zemheri bir günde çıktın karşıma
Tüm güzelliğin,tüm sıcaklığınla
Aldın götürdün,içimde maziye dair ne varsa
İçimi ısıttın
Güneşimi yeniden açtın
Artık çok daha farklı bakıyorum bahara
Çiçeklere,böcüklere,kuşlara
Çünkü sen varsın
Her şeyinle benliğimi saran bir sen
Ve bir de ben
Mutlu
Umutlu
Ve sevdalı

Bir ben...

Y.S.

3 Mayıs 2006 Çarşamba


İddialı konuşmayı seven birisi olarak 22 Nisan günü(fb-gs macı ve 4-0 lık hezimetten sonra)blogumda yayımlamış olduğum yazımda gs li kardeşlere fb nin nasıl yenileceğinii öğreteceğimizi iddia etmiştim.Bugün başta Allah ve sonra da Kartalım beni yanıltmadı şükürler olsun ki.fbli kardeşler fazla üzülmeyin.Siz anca yenebileceğiniz kadarıyla yetinin.Fazlası sizi aşar.Bu her zaman böyle oldu ve hep böyle devam edecek.Bu sizin kaderiniz;alışmaya çalışın...

Tabii ki tüm Kartalları yürekten kutluyorum.Yürekleriyle oynadıkları ve sahaya bunu yansıttıkları için.Tümer,Bobo ve Gökhan başta olmak üzere her birinize sonsuz teşekkürler.Sanırım herkes bir kez daha görmüştür,bir Kartal uçmak isterse önünü kimsenin kesemeyeceğini...

Neyse son söz:Çarşıdan aldım bir tane Kadıköye gittim 11 tane...İzmir'in kavakları,fener aldı Kartalı..bir baba Kartal(hey Allah);fenere...(hey Allah)-for tuncay-
...

1 Mayıs 2006 Pazartesi

Biliyorum!



Gözlerinin baktığı yerdeyim tam da
İşte şu uçan kuşlardan birinin kanadındayım
Tutundum,sensizliğe uçuyorum
Bir sen var hala içimde biliyorum
İşte o yüzden gidiyorum
Söküp atabilmek için,içimdeki seni
Uzak diyarlardaki tepelere konuyorum
İçinde sana dair bir şey olmayan yerlerde yürüyorum
Artık gitsin,bitsin istiyorum
Anılar,hatıralar,yaşanmış olan her ne varsa
Biteceğine inanıyorum artık
Ve yeni,güzel günlerin geleceğini
Yeni topraklarda yeni sevdaların yeşereceğini
Biliyorum…

Y.S.

28 Nisan 2006 Cuma

Hep Yek!


Gün benim günüm hiç bi engelim yok
Bu kez önümde
Az düşünmedim çok üzülmedim
Yaş da yok gözümde
Ayrılık ya bu zor biraz
Ama geçer günün birinde
Sensiz olmaya razıyım
Bırak bitsin bittiyse kalamam seninle
Karar verdim gitmeye

Bundan böyle hep yek hep tek başıma
Dere tepe dümdüz kendi yoluma
Yalnız kaldım sanma koca dünya yanımda
Bundan böyle aşkım mevlamdır
Kanmam yalana
Dizginsiz aklım belalımdır almam yanıma

Gün gelir geçer ay biraz durur
Yılların cebinde
Az direnmedim çok gücenmedim
Hırs da yok içimde
Hürriyet ya bu zor biraz ama güzel
Yeri gelince
Yardan olmaya razıyım
Bırak bitsin bittiyse
Durmam yerimde
Karar verdim gitmeye

Bundan böyle hep yek hep tek başıma
Dere tepe dümdüz kendi yoluma
Yalnız kaldım sanma koca dünya yanımda
Bundan böyle aşkım mevlamdır
Kanmam yalana
Dizginsiz aklım belalımdır almam yanıma


Özlem Tekin

25 Nisan 2006 Salı

Nerden Bileceksiniz?


Üstüm başım toz içinde
Önüm arkam pus içinde
Sakallarım pas içinde
Siz benim nasıl yandığımı
Nerden bileceksiniz?

Bir fidandım deriildim
Fırtınaydım duruldum
Yoruldum çok yoruldum
Siz benim neler çektiğimi
Nerden bileceksiniz?

Taş duvarlar yıkıp geldim
Demirleri söküp geldim
Hayatımı yıkıp geldim
Siz benim neden kaçtığımı
Nerden bileceksiniz?

Gökte yıldız kayar şimdi
Annem beni anar şimdi
Sevdiğim var kanar şimdi
Siz benim niye içtiğimi
Nerden bileceksiniz?

Bir pınardım kan oldum
Yol kenarı han oldum
Yanıldım ah ziyan oldum
Siz benim neden sustuğumu
Nerden bileceksiniz?

Ben ardımda yaş bıraktım
Ağlayan bir eş bıraktım
Sol yanımı boş bıraktım
Siz benim kime küstüğümü
Nerden bileceksiniz?



Yusuf Hayaloğlu


22 Nisan 2006 Cumartesi

Bir gs Klasiği!


Saat 18:58 de bugünün malum derbi maçı için ev ahalisine bu maç 4-0 biter demiştim.Yetmezmiş gibi bi de msne yazmıştım;rezil olmayı göze alarak.Aslında bugün bu maç umrunda olmayan az sayıda Türk vatandaşından biriydim ülkemdeki.Böylesine olması zor bir skoru tahmin edişim ise tamamen Fifa06 da yapmış olduğum fb-gs maçının sonucuna dayanıyor.Evet bugün sevgili gsli arkadaşlarımın atıp tuttuğu gibi bir şey gerçekleşmedi.Zaten onlarınkisi ütopik bir istekten başka bir şey değildi.Acaba hafızaları kaç tane gs galibiyetini hatırlıyor kadıköyde?Benimkisi yalnızca iki...

Sanyorum ki bir çok gsli mutludur bu maçtan sonra,fb 6-0'ı geliştiremedi diye.Zaten bu skor benim en fazla hatırladığım fb-gs sonucu.O yüzden alışkınlardır sanırım.Bana diyeceksiniz ki neden gsyle bu kadar uğraşıyorsun?Benimkisi sadece konuşmayı çok seven bazı gsli kardeşlere cevaptan başka bir şey değildir.O yüzden herkes üstüne alınmasın...

Beşiktaşlı olmanın farklılığını bugün bir kez daha gördüm.Bi kez daha şu gerçek ortaya çıktı:gs fb'yi yenerek şampiyon olamıyor.fb de bunu her defasında yapmaktan zevk alıyor. Yalnız tek bir takım var ki Türkiye'de şampiyon olmanın anlamı onun için tüm rakiplerini ezerek yenmekten geçiyor.İşte bu takım Beşiktaşımdır.

gs için şampiyonluk şansı devam ediyor;dört yedikten sonra ne kadar anlamı kaldıysa tabii.Bana kalırsa şampiyon fb gibi.Tabii gs çok ısrarlıysa İnönü'de de göreceğiz onların yüreklerini.O gün tüm fbliler kartal olacak ne yazık ki:)

3 Mayıs'ta kupa finalinde tüm gsliler iyi izlesin maçı...Belki bir daha ellerine böyle bir avantaj geçerse,fb nasıl yenilirmiş öğrenirler...

21 Nisan 2006 Cuma

Yalnız Bir Bebeğim!


Yalnızlığı ilk defa bu kadar içimde duyuyorum bugün.Bakıyorum ama görebileceğim hiç kimse yok ne yazık ki artık.Aslında biliyorum istediğim zaman yanımda olacak bir sürü dostum var;ama şu an içinde bulunduğum boşluk,arkadaş yardımıyla kapatılabilecek boyuttan çok daha öte maalesef.

Ben hep güçlü oldum hayatta ya da öyle gözükmeye çalıştım.İlk defa kendimi gerçekten güçsüz hissediyorum.Hayata karşı çaresiz olduğumu düşünüyorum.Yarın için hiçbir planım yok artık.Hatta haftaya bugün için de.Gelecek ay bile yapacağım hiçbir şey yok.

Ben kendimden eminim ya;sadece onunla teselli buluyorum.Onunla avunup,tekrardan hayaller kurabiliyorum.Artık çok bi beklentim yok zaten hayattan.Bana ne verirse ona razıyım bu saatten sonra.Tek duam;hakkımda her şeyin hayırlısının gerçekleşmesi.Benim çok istediğim bir şey hayırlı değilse hiç olmasın daha iyi.Geçen süreçte en iyi anladığım şey bu oldu sanırım...


Kendimi feleğin çemberinde emekleyen yalnız bir bebek gibi hissediyorum.Ellerimi inançla birleştirdim;mutlu,huzurlu ve sevgi dolu günleri bekliyorum...

20 Nisan 2006 Perşembe

Gittim!


Senden gidişim bir anlık öfkenin sonucuydu belki
İçimdeki acının dışa vurumuydu bir nevi
Dönüşü olmayan bir gidiş değildi benimkisi
Her şeyden çok severken nasıl bir anda gidebilirdim ki?

Daha ayrılığın ikinci gününde
Senden bir mesaj bekliyordum,sadece
İçinde yalnızca "gel" kelimesi olan
Bir söz grubu içimi saran
Görseydim eğer yetecekti
Belki her şey değişecekti

Üçüncü gün,baktım ki elimde bir tesbih
Ben çektikçe boncukları yüreğimi yakan
Baktıça yari hatırlatan
Mavi boncuklu,yarin elinden gelen bir tesbih

Ağzımdan çıkan bir çift lafa mı bakıyordu
Beni sana hatırlatacak şeyleri bitirişin?
Oysa her zaman içimi acıtıyordu
Bırakıpta beni gidişlerin

Sonra günler geçti sensiz
Sustum,hiç ama hiç konuşmadım
Hep kaldım sessiz
Bir de baktım ki
Daha üçüncü gün elime tesbihi veren
Konuşuyor beni bir gram düşünmeden
Bir gün adıma vefasız dedi
Ertesi gün sıfatım güvenilmezdi
Bunların hiçbir tanesi yetmezmiş gibi
Oluverdik bir de yalancı,kalpsizin biri

Eyvallah be gülüm,hepsine eyvallah!
Zaten her yerde değil midir ki Allah?
Bundan gayrı ister sus
İstersen konuş
Ne bi daha ağzımı açarım
Ne tek kelam satır yazarım

Ben hep belki bir gün yine olur demiştim
Ama bugün ben senden sonsuza dek gittim...


Y.S.

18 Nisan 2006 Salı

Lale Devri ve Bir Tükeniş


Çok geç kalmışız canım
Vakit bu vakit değil
Eski radyolar gibi
Çatıya saklanmış aşk

Öyle sanmışız canım
Artık ölümsüz değil
Leylayla Mecnun gibi
Çoktan masal olmuş aşk

Lale devri çocuklarıyız biz
Zamanımız geçmiş

Aşk şarabından kimbilir en son
Hangi şanslı içmiş

Ben derim utanma iftihar et
Sevmeyenler utansın
Aşksızlığa mahkum edildiyse
Bu dünya yansın

Sezen Aksu

Keşke hiç doğmasaydım da,hiç tanımasaydım onu.Görmeseydi gözlerim gözlerini de,tutmasaydı ellerim ellerini.Belki öyle olsaydı böyle acı çekmezdim.Böyle yanmazdı bu yürek her gece yar acısısıyla.

Ne olursa olsun beni anlamayacağını biliyorum onun,ya da anlamak istemeyeceğini;ama ben onu anlıyorum.O da haklı kendine göre...Yalnız şunu herkes iyi bilsin ki:Benim vazgeçişim ne ona dairdir ne de sevdamıza...Benimkisi yalnızca kendime aittir.Ben kendimden vazgeçtim,başka hiç kimseden değil.Çünkü artık gücüm kalmamıştı.Çünkü artık inanmıyordum beyazın saflığına.Çünkü artık biliyordum ki kopacaktı bir gün bu ip ve bitecekti her şey.Öyleyse şimdi bitsin istedim.Daha fazla acı çekmeden ve daha fazla sürüklenmeden.

Evet lale devri çocuklarıydık biz.Aynen o zaman ki gibi özel ve farklıydı bizim sevdamız.Ne yazık ki olmadı;ama.Benim yüreğim kaldırmadı.Çünkü ben çok sevdim ve bazı hareketlerin adını asla koyamadım bu sevdada.Sonuçta o davranışlar beni de tüketti,aşkımızı da...

Aşk şarabından en son biz içtik belki;ama karşı koyamadık bu sevdanın ellerimizin arasından kayıp gidişine...

"Kader diyemezsin;sen kendin ettin"

15 Nisan 2006 Cumartesi

Çağdaş değilim ben, ilkel severim seni!


Ortaköy-Taksim yönünde iskele hizasındaki ışıklara geldiğinde,kalbindeki kuşu hissetmeyenler ya da Gümüşsuyu'ndan inerken kadraja mabet girende gözleri aşkla ışıldamayanlar, bu Çarşı denen altkültürün ne üstün ve ne menem bir aşk olduğunu bilemezler. Herkesin her şeyi bilmek zorunda hissettiği bir dönem ve diyarda yanlış bilmeler ve kendimizi o yanlışa inandırarak yaşamak gibi bir kandırmaca içindeyiz; oysa Türküz, doğru ve çalışkan olmamız gerekir.
Memlekette haber değeri taşımak çoğu zaman iyi bir şey değildir. Fakat bir seyirci hareketinin ekstra çabuk ve olağandışı taraflı haber olması için hareketin 'Beşiktaş Kapalısı'ndan gelmesi yeterlidir. Bu bilmezler, şunu da bilmezler ki Çarşı'nın en mühim refleksi, 'Hareket yapan hareket görür'dür. Sevenler bununla gurur duyar sevmeyenler spor basınında kışkırtılarak sunulan aleyh haberleri örnekleyerek incitmeye çalışırlar Çarşı'yı forumlarda, Çorum'larda: 'Çarşı barışa karşı', 'Çarşı duvara karşı' vs vs; Çarşı Berlin'e selam burdan. Aleyküm selam demeyi sever Çarşı, fesupanallah demeyi de sever, lakin ben tövbe tövbe estapitipiti diyorum bu insafsız karalamaya. Rakip taraftarlarımızın 'Ne de olsa bir semt takımısınız' küçümsemesinin altında aslında bir gerçek yatmıyor değildir. Eski Türk filmlerinden çok duyduğumuz bir replik değil midir; 'Semtimize geldik Ferit, artık ayrılalım': Semtin değer yargıları çok farklıdır çok...

Hafta boyunca bir futbol takımını bir spor kulübünü sevmenin ne olabileceğinin sınırsızca pervasızca yaşandığı yerdir o 'semt'. Doğduğu yerden almıştır adını. Tüm yıpratmalara karşı ölümsüz olacağını umuyorum. Aşkta doz olur mu, olmayınca aşk olur ki bundan ibarettir anlaşılamamak. Doz aşımı nasıl zarar verirse Çarşı'nın aşkının da zararları olmuştur olacaktır, olmamasını dilemek safdilli bir romantizm olacaktır. Seyirci hareketlerindeki ahlak sorgusunu kendi içinde yapamayan ve maalesef yangına gittiği körüğü tirajla parayla yani amacıyla dolduran zihniyet sanırım 'özel ve tanımsız' bulduğu için yüklenir durur çarşısına Beşiktaş'ın. Benim Çarşı'dan şikâyetim 'Dün'e göre çok konuşulur olmasıdır. Oysa hepimizin ilk gençliğinde saklı duran gizli aşklarımız vardır ya... Saklı kalan çok korunur. 'Sevmek'te saygı da vardır, aşkta olmadığı kadar. Çağdaş'ı anlamak, aşk işi değildir; o ve benzeri sıradan takım oyuncularını büyük Beşiktaş'a transfer eden zihniyete karşıdır Çarşı. Hedefsiz Beşiktaş susuz ağaca benzer. 'Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz çınar ağacımızı özledik';feryat figân bunadır.

Beykoz'da olay çıkaranların, Çarşı'yla, taraftarlıkla, Beşiktaş'la ne ilgileri olabilir ama bu ayırdı bizzat yapacak olan da Çarşı'dır. BJK TV, elinde dolaştırdıkları Siyah-Beyaz atkılarla ve ezberletilen metinlerle gurbette kupa finali tetikçiliği yapacağına pekâlâ daha anlamlı fikirler üretebilir. 'Çarşı' sadece Alen ile değil daha çoksesli gruplar ile derdini doğrularını pekâlâ bu kanalda paylaşabilir. Gerçeğin ne olduğunu anlamada BJK ve FB'nin TV'leri var; büyük şanstır. Aziz Yıldırım'ın kulüp menfaatlerini korumak adına en büyük doğrusu futbol takımı unsurlarının sadece kendi TV'lerinde konuşuyor olmalarını sağlamaktır. Bu başta Lig TV ve birtakım büyük yayıncılarda bir refleks olarak antipati yaratmıyor değil; geçtiğimiz pazartesi çok satan bir gazetenin Aziz Yıldırım ve dayısı ile ilgili sürmanşeti, ne futbolla, ne haberle, ne magazinle ilgilidir. Bir yangın-körük örneği olarak 'kulüp tivi'nin gerekliliğinin altını çizer. Federasyon da bir kanal kurup anlam veremediğimiz kararlarını eylemci hakemlerini bize anlatabilir mesela. Diyarbakır-İzmir hattı uçuş bedava. İki ayda anladık ki 'rejimler değişir Ulusoy değişmez'.

Ben de kendi kanalımı kuracağım ve ihtiyacı olana kanal tedavisi yapacağım sevgiye saygıya adalete ve sportmenliğe dair...bir de...bir de seni ne çok sevdiğimi anlatırım durmadan; formamda olmadığı gibi kanalımda da olmaz reklam. Reklam aşkına karşıyım. Düşümdeki Çarşı'ya değil fikrindeki kötüye karşıyım. Çarşı'dan aldım bir tane, Kadıköy'e gittim on bir tane... Haftaya bir düş; kupa finali... İnönü'de...yarı yarıya...eski günlerdeki gibi severim seni....

12 Nisan 2006 Çarşamba

Ayrılık



Kimi zaman bir türkünün,kimi zaman dudaklardan çıkan bir çift sözün,kimi zamansa yalnızca manalı bir bakışın karşılığıdır ayrılık.Çaresizliğin başlangıcı,bir yürek yangınıdır;sevmiş ve sevilmiş gönüllerde.Önce onun yokluğunu kabul edemez,sonra da onsuzluğa alışmaya çalışırsın;asla vazgeçemeyeceğini bilsen de...

İnsan kaldıramz asla bir şeyin bitmesini,istemediği bir şekilde.Hele bir de sevdiyse,dünyası başına yıkılır.Artık onun için hiçbir şey yoktur;zaman durmuştur.Bir çift söz ya da gece yarısı gelen bir kısa mesajla,son verilmiştir inşaası devam eden dünyasına.Asla anlayamaz,asla kabul edemez.Çünkü o her hayalini sevdiğinin üstüne kurmuştur.Çünkü ona göre yoktur başka anlamı,yarınını görebilmenin;sevdiğinden başka...

Günler geçmek bilmez yüreğinde yara olana.Hep acır durur,bir sonla başlayan ızdırabı.Bazı şeyleri geri getirmek ister;ama yetmez,an ve an yitip giden gücü.Aslında istediği çok küçük bir şeydir;şu koskoca dünyada olup bitene göre.Her gece dua eder bunun oluvermesi için;ancak giden geri gelmiyorsa,ne yapabilir ki bir yürek?Her şeyden çok sevse ve her şeyden çok istese de...

Aslında anlatılamazın,yazılamazın adıdır ayrılık.Ne yapsam,ne etsem boş.Sadece tek bir gülüşe aşık olan yüreğin acısını,sadece tek bir sayfa nasıl anlatabilir ki?

Esra Hocam'a

10 Nisan 2006 Pazartesi

Vefa ve Güven Üzerine Bir Yazı



Her zaman tartışılan,insanların üstünde ısrarla durdukları ve ardından birbirlerini suçladıkları iki kelimedir vefa ve güven. Biraz bu kelimelerin anlamlarıyla ilgili yazmak istiyorum.Bir insana vefasız ya da güvenilmez diyebilmek için acaba o insanın ne gibi şeyler yapmış olması gerekir?Ya da ne gibi şeyleri yapmamış olması...Öncelikle olumlu anlamlarına bakalım bu iki kelimenin;Vefa:Sevgiyi sürdürme, sevgi bağlılığı.Güven:Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu.

Anladığım kadarıyla vefanın temel öğesi herhangi birine karşı duyulan ve devamlılığı olan sevgidir.Yani siz annenize,babanıza,ya da herhangi x kişisine devamlılığı olan bir sevgi duyuyorsanız,bunun adına Türkçe'de vefa denir.Aslında olayın köküne inersek.Burada bizim için en önemli olan ve vefa kelimesini idrak edebilmemizi sağlayacak olan şifre "sevgi" kelimesinde saklı.Evet bu,yazılış itibariyle basit;ancak manasına bakılacak olursa çok fazla şey anlatan sihirli kelimeyle açabiliriz vefalı olma kavramının kapısını.

Sevgi nedir acaba?Yani bir insana deriz ya "Seni seviyorum".Biz bu söylemimizle ne anlatmış oluruz karşı tarafa?Sözlükte sevgi için:İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu;diyor.Şimdi önümüzde iki tane kelime var,vefa kavramını anlayabilmemiz için.Birincisi ilginin yakın olanı.İkincisi de bağlılık.Yani siz eğer bir insana karşı vefalıyım demek istiyorsanız;o insanı seveceksiniz.Bunun göstergesi ise yakından ilgi ve bağlılık olacak.Diğer bir değişle,Eğer siz bir insana yürekten bağlı ve bununla doğru orantılı bir şekilde ilgiliyseniz,siz aynı zamanda o insana karşı vefalısınız demektir.

İkinci kavramımız güvendi.Yani içinde korku,çekinme ve kuşku olmadan birisine duyulan inanma ve bağlanma duygusu.Evet burada da iki tane önemli kelimemiz var.İnanma ve bağlanma.Tabii bunların içinde de dediğim şeyler olmayacak.Benim bundan anladığım şey şu:Eğer bir insana güvenilir diyebilmek istiyorsak.Öncelikle bizim o insanın söylediklerine inanmamız ve bunun doğrultusun da ona bağlanmamız gerekir.

Dikkat ettiyseniz güven ve vefa kavramlarının manalarını araştırırken karşımıza en çok çıkan kelime bağlılık oldu.Acaba bağlılıktan kasıt ne?Burda iki yüreği tutup birbirine somut olarak bağlamak değildir elbette.Eğer bir insana gerçekten güvenmek istiyorsan.Sen ona bağlanmak zorundasın.Yani senin için o insanın söyledikleri doğru olacak.Yani o insan senin için bir şey düşünüyorsa,sana göre mutlaka iyi düşünüyor olacak.

Vefalı ve güvenilir bir insan olmak nasıl oluyormuş anladık sanırım.Sen bir insanı gerçekten sevdiysen,sen bir insana yürekten bağlandıysan,sen bir insan hakkında asla kötü düşünmediysen,sen o insana asla yalan söylemediysen,senin adın ne vefasızdır o insana göre ne de güvenilmezdir.O yüzden bir insana vefasız ya da güvenilmez diyebilmek için önce biraz düşünelim.Hele ki o insan bir zamanlar gözlerinin içine bakıp:"Seni seviyorum" diyebildiğiniz insansa...

7 Nisan 2006 Cuma

Tükeneceğiz!



Ne böyle senle ne de sensiz
Yazık yaşanmıyor çaresiz
Ne bir arada ne de ayrı
Olmak imkansız hiç sebepsiz
Ne hayallerle ümitlerle
Mutlu olmaktı dileğimiz
Suçlu ne sensin ne de benim
Şimdi sensizim sen de bensiz
Bir an gelip de küllenince
Yüreklerimiz dinlenince
Başka sevgilerde teselli bulunca
İste biz o gün düşüneceğiz
Etrafımızı sarıverecek
Bir boşluk ki asla bitmeyecek
Herşey bir anda anlamsız gelecek
İşte biz o gün tükenecegiz...

Sezen Aksu

Ne güzel anlatmış Sezen Aksu bir aşkın tükenişini.Tabii burda güzelden kastım sadece anlatıma dair.Yoksa hangi aşkın bitişine,hangi sevdanın tükenişine güzel denilebilir ki?Yürek çarpmalarıyla dolu bir günü daha geride bıraktım.Sanırım artık bedenim de alışıyor,yitip gidenin eksikliğine.Bir de yüreğim alışabilse,hiç sorunum olmayacak;ama ne mümkün.Kolay olmuyor işte dur diyebilmek bir anda bazı şeylere.Tam tersini söyleyebilmek hissettiklerinin...

Bi tarafta kesilmiş bir kol var,diğer tarafta da kendi kolunu kesen bi adam.Burda kesilen kol da benim,o kolu kesen adam da...İşte bu yüzden acıların en büyüğüne sahibim bugün.Anlaşılamazlarla,sevdaların birleştiği yerdeyim.Bir yürek yangınının tam ortasındayım ve maalesef kaçacak hiçbir yerim yok.Ben yanmaya çoktan razıyım da,etraftaki yangın merdivenlerinin azlığı koyuyor yine de bana...

5 Nisan 2006 Çarşamba

Yine de Ağlamayacağım!


Acıların dert ortağı
Kederlerin can yoldaşı olmuşum
Hasretlerin çıkış kaynağı
Ayrılıklarla kavrulmuşum
Nasıl bi yürek ki bu bilmiyorum
Hep tek başıma kalmışım
Delicesine yanmışım da
Hep söndürmüşler sonunda...

Hayatımda herşeyi bitiriyorum da yavaş yavaş.Bir tek şu yüreğimde yanan ateş sönmüyor hala.Çabucak geçmeyeceğini biliyorum bazı şeylerin ben de.İstiyorum aslında,en azından şu içimdeki acının kesilmesini diliyorum en çok;ama olmuyor hiçbir şey çar çabuk...

Günler geçiyor hiç anlamadan;fakat hepsi birer iz bırakıyor insanda.Şimdi daha iyi anlıyorum,her gece deli gibi yandığımda.Çaresiz kalıyorum bazen,ağlamak istiyorum da çıkmıyor bir damla göz yaşı,kalmamış göz pınarlarımın dermanı...

Olur böyle şeyler,takma diyor dostlarım.Bilmiyorlar ki ben esasında neye yanarım.Yoldan çıkmışım ben,yolumu kaybetmişim.Ne bir dost eli çıkarır beni bu buhrandan ne de yeni bir sevda çiçeği.Ben yalnızca Rabb'ime sığınıyorum...

Bilsem de nasıl zor olduğunu unutmanın.Bilsem de imkansızlığını yaşadıklarımın.Umutsuzluğun bi çaresizliğin olsam da farkında.Yine de alışmaya çalışacağım sensizliğe.Yine de ağlamayacağım kaderime...


24 Mart 2006 Cuma

BİTTİM!


Sözün bittiği yerde ben de bittim,her şey de...

BİLİYORSUN

Hayat bazen öyle insafsız ki
Küçük bir boşluğundan yakalar
Hissettirmez en zayıf anında
Seni ta yüreğinden yaralar

Ellerin kolların bağlansa da
Başında kasırgalar kopsa da
Sen tüm gücünle karsı koysan da
Seni acımasız sevdaya atsalar

Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
Beraber olamayız benim gibi biliyorsun
Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım
Sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun

Haklısın biraz geç karşılaştık
Oysa hic konuşmadan anlaştık
Bazı şeyler var ki söylenmiyor
Biz senle sözleri susarak aştık

İnsan acılarla kıvransa da
Ve o aşkta bir daha doğsa da
Dünyasını yeniden kursa da
Düşlerle gerçekler ayrı ayrı yaşar

Sezen Aksu

1 Mart 2006 Çarşamba

RUHUNUZ YETTİ!

Sağ olun.Her biriniz sağolun.Bunca olumsuzluğa rağmen gösterdiğiniz mükemmel dayanışma için kutluyorum Beşiktaşımın bütün futbolcularını.Bu sefer kazanamadık belki;yine yanlı hakem kararlarına rağmen,taraftarımızın bu güzel futbolu görmesinin engellenmesine rağmen;ama olsun.Sizin ruhunuz yetti!Bunca yapılana haksızlıklara karşın,sizin yüreğiniz yetti.Bir kez daha gördü cümle alem paranın,inanmış yürekler karşısındaki ezikliğini,korkaklığını...

Ve tabii ki çocukluk idolüm,gençlik sembolüm:"SERGEN YALÇIN".Senin tek ayağına febenin milyon dolarları değmezmiş,bak işte bir kez daha anladık.Teşekkür ederim Sergenim,teşekkür ederim...

Tüm febeli kardeşlerim;gördük ki!Her şey para değilmiş.Herşey bir kaç namlı topçu değilmiş.Tabii bunu anlayabileceğinizi sanmıyorum ve siz bunu anlayana dek biz sizi yenmeğe devam edeceğiz.Hiç merak etmeyin!...

23 Şubat 2006 Perşembe

Bir Beşiktaş Klasiği Beklentilerimle!



5 yıldır yenilmiyoruz!

Kara Kartal, Kadıköy'de ezeli rakibiyle yaptığı son 4 maçı da yitirmezken, bu süre içinde 3 galibiyet, 1 beraberlik aldı. 2001-2002 sezonunda Ronaldo Guiaro'nun golleriyle 2-1, 2002-2003 sezonunda Ahmet Dursun'un golüyle 1-0 galip ayrıldığı Kadıköy'de, 2003-2004 sezonunda 2-2 berabere kalan "Kara Kartallar", geçen sezon ise tarihe geçen maçta sahadan 4-3 galip ayrılmayı bildi.

Fenerbahçe, Beşiktaş'ı kendi evinde en son 24 Şubat 2001 tarihinde yapılan lig maçında 3-1'lik skorla mağlup etmişti.

Bugüne dek resmi ve özel olmak üzere, şimdiki adıyla Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda sarı lacivertlilerle toplam 39 kez karşılaşan Kartal, bu maçların 18'inde sahadan galip ayrıldı. Fenerbahçe ise 11 galibiyet alırken, 10 karşılaşma da berabere sonuçlandı.

Kadıköy'de Beşiktaş, attığı toplam 59 gole karşılık, kalesinde 49 gol gördü.

Beşiktaş, lig maçlarında da Kadıköy'de Fenerbahçe'ye karşı üstünlük kurdu.

Beşiktaş, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki 23 lig maçının 9'unda sahadan galibiyetle ayrılırken, 6 kez yenildi, 8 karşılaşmada da taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamadı.

Kartal'ın, Kadıköy'deki lig maçlarındaki 34 golüne, Fenerbahçe 27 golle karşılık verdi.

Beşiktaş, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda ezeli rakibi Fenerbahçe'ye lig tarihinin en ağır yenilgilerinden bazılarını da tattırdı.

Kara Kartal, 6 Ocak 1990'da yapılan lig maçında sahadan 5-1 gibi açık farklı bir skorla galip ayrıldı. Beşiktaş, ezeli rakibini ayrıca Kadıköy'de bir kez 4-0, bir kez de 4-1'lik skorlarla yendi.

Tabii ki bunlar işin istatistiği(bu arada istatistikten geçmişim),gerçekleri ise sahada göreceğiz 26 Şubat Pazar günü.Kadıköy'e Beşiktaş taraftarı alınmayacakmış.Varsın almasınlar;ancak AB sürecinde olan bir ülke için ne kadar medeni ve hukuki bir karar bu,biraz düşünmek gerekir sanırım.Neyse işin geyiğini bırakalım.Kavgasız,gürültüsüz ve KARTALIMIN yüksekten uçacağı bir maç dileği ile.Golleri Gökhan Güleç'ten,asistleri Tümer ve Sergenim'den bekliyorum.Her halimle sev beni!

22 Şubat 2006 Çarşamba

Gidiyorum!


Zaman sadece birazcık zaman

Geçici bu öfke bu hırs bu intikam

Acılarımız tarih kadar eski

Nefes alıp vermek misali olan

Zaman sadece birazcık zaman

Son bulduğu yerde sevgiler bir tek an

Böyle benzer izler etrafında

Alışkanlıklarımız bile sıradan

Gidiyorum butun aşklar yüreğimde

Gidiyorum kokun hala üzerimde

Sana korkular bıraktım birde yeni başlangıçlar

Bir kendim bir ben gidiyorum

Zaman sadece birazcık zaman

Kızgınlığım yalnızlıktan korktuğumdan

Bilirsin karanlıktan da ürkerim çocuklar gibi

Işıkları hep yakarım bu korkudan

Sezen Aksu

15 Şubat 2006 Çarşamba

Sen ve Kar Taneleri


İstanbul'da kar var bu gece
Son günlerde en çok alıştığımız hadise
Yağıyor işte
Hiç ama hiç durmadan yağıyor yine
Birbirine değmeden inen her kar tanesi
Benim içime düşüyor sanki
Değdikçe yüreğime buz zerrecikleri
Aklıma seni getiriyor
Ve içim ürperiyor
Ellerin çok üşümüştür şimdi senin
O,sadece benim ısıtabildiğimi söylediğin ellerin
Tutmaya doyamadığım
Öpülesi,güzel ellerin
Şimdi yalvarıyorum yağan kara
Bu dondurucu soğuğa
Ben aşkımın yanındayken yağ
İstediğin kadar yağ,hiç korkma
Çünkü o zaman ne senin soğuğun titretir bizi
Korkutur ne de beyazın çaresizliği
Yalnız ben uzaktayken sevdamdan
Ne olur yağma
Sen yağdıkça benim içimi yakma
Olur mu?

Y.S.

11 Şubat 2006 Cumartesi

Ey Beşiktaşlılar!


Bazı Beşiktaşlılar için Fener'e küfretmek istem dışı, kontrolsüz, yani garip bir refleks.Dünyada ebedi rakibi Fenerbahçe'yi en çok yenen takım Beşiktaş. Bir başka deyişle ikili rekabette Fenerbahçe'nin geride olduğu tek takım Beşiktaş. Gün gelir istatistikler değişir, an itibarıyla önde olan değişir ama değişmeyen gerçeklerimiz var. Her ne kadar mevcut kompleksli Beşiktaş yönetimi Allah'ın 3-4 bitmesini istediği meşhur Kadıköy kapışmasının hatıra tişört ve formalarını yapıp 'üç kuruş' için bazı değerleri satarak bu nefret ateşine odun atmış olsa da taraftarın yukarıda anılan istatistiğe biraz kafa yorması gerekiyor. Üç sezondur ciddi biçimde sıradan bir 'başaltı' takımı istatistikleri tepkileri ve çaresizlikleri yaşanıyor; orta sıra Anadolu takımlarının transferleri yapılıyor, sıradan bir Kadıköy gezintisinin hatıra formaları üretiliveriyor, sıradan ve sistemsiz transfer politikaları uygulanıyor ve seyirci sıradan bir takımın taraftarıymış gibi davranıyor. Sonuç; İnönü'de kaybeden sıradan takımlar bile hiddetleniyor, moral çöküntüsü yaşıyor, yıkılıyor. Türkiye'nin ilk, değerleri ve sevdalı profiliyle en özel ve diğer iki güzide rakibiyle birlikte en büyük takımıdır Beşiktaş. Sıradan bir takımı yönettiğini zanneden ve sıradan bir takım taraftarıymışı oynayanlar... Susunuz gayrı. Dinmeyen sebepli sebepsiz öfke ve nefretinizin Beşiktaş ve Beşiktaşlı olmak hissine gerçeğine dokusuna verdiğiniz zarardan, dönülemez bir noktadasınız. Susunuz lütfen.
* * *

10 Şubat 2006 Cuma

Kendim ve Hepimiz Hakkında


Bir gün herşeyinle dimdik
Her türlü kavgaya hazır
Çıplak gergin
Her sözü verecek kadar aceleci
Tutamayacak kadar unutkan
Sade çaresizken kadın
Genelde erkek..

Kendi sözlerinin gölgesine hayran
Hiçbir şey gerçek değil alkışlar yalan
Hala bir çift çarpık bacak
Kendi resmi resmiyle barışık
Küs eskisiyle ve eski sevgililerin hepsiyle
Ama hala çok güzel
Hakkında konuşmak senin
Ben senden bahsediyorum yine
Kime darlansa kalbim kimin kılığında.
Ne zaman aklım çıksa yerinden
Tuzu ayarında gözyaşlarıyla
Dönmeyeceğime inandığım günlerde
Bu seyrüseferden
(bu seyrüsefer sözünün burada geçme sebebi
Tamamen kelimeyi sevdiğimden)
Diyorum işte bu sefer oğlum
İşte bu sefer
Olacak olmakta olan
Yanacak yanmakta olan
Yok çare akacak akmakta olan düşecek...
Ama hala çok güzel
Hakkında konuşmak senin
Düşünmek seni en ayıp kılıklarda
En düşmüş saatlerde
Hala güzel
Hakkında konuşmak senin...
Otuzu geçmişiz hiç haketmeyecek kağıtlarla
Oysa boş kağıt vermişiz geçmeyelim
Kalalım diye o sınıflarda
Yalnız çirkince geçmiş bir gençliğin ağıtı
Bu kadar acıksız olurdu zaten
Çocuktum kürtlerin kuyruğundan bahsedilirdi
Nicedir uyruğundan bahsediliyor
Ve kim ne söylese bu mühim mesele hakkında
Mühim kanamalar tespit ediliyor hastanın dosyasında
Ve diyorum ki ben bazen
Bu iki sevgilinin arasında
Ve ikisinin eşit derecede akrabası
İlk kez bir düğünde adam hem erkek hem kız tarafı
Bağırıyorum şaka yollu
Olacak olmakta olan
Yanacak yanmakta olan
Akacak akmakta olan..
Düşecek..
Ama hala çok güzel
Hakkında konuşmak senin.
Bir beyhude çabasına daha girişmek
Seni methetmenin. .
Sana küfretmenin.
Hala güzel
Hakkında konuşmak senin
Kökünü kendi sökmüş bir inatçı adamdır yurdum
Hangi toprağa denk gelmişse
Oraya salmış kılcallarını
Ve hepsinden başka çiçek türemiş,
Seçebildiğince yaban otlarının arasında..
Çok şahane insanlardır
Kendini soyacak kadar ahmak hırsızları ayırırsan
Çok iyi şiirler yazdım
Kötülerinin tamamını çıkarırsan.....
Ama hala güzel
Hakkında konuşmak senin
Hatta aleyhinde!
Bağır çağır hatta
Yeri gelirse çok sağlam bir kaç gözyaşı eşliğinde
Güzel...
Hala güzel
Hakkında konuşmak senin
Dinimin dolanması her görüşmede
Her karşılaşmada
Yani her eski sevgililer bayramında hayatın,
Güzel.
Rakının ikinci dublesinde ilk karşımıza çıkanı
Öptüren şey ne ise
Bir şölenlik hatıra mı yoksa çift dingilli bir acı mı
Yanısıra neyse artık o şey,
Hanı bir bıçak saplaması kadar hasmane
Ve bildiğin cennet davetiyesi kılığında bir şey
İşte ne ise o şey ....o güzel ...
Hala güzel hakkında konuşmak senin......

Yılmaz Erdoğan

20 Ocak 2006 Cuma

AŞK BUDUR!

Öyle tesadüfler vardır ya: Bir otobüs durağında poşetlerle beklerken, rastlaşırsınız aniden...

"Bu o..." diye içiniz titrer. Bir zamanlar yüreğinizi yakan aşık, sarkmış göbeği, ağarmış saçlarıyla karşınızdadır... İki elinde iki çocuk...

- Nasılsın?

- İyiyim... Ya sen?...

- Kızın amma da büyümüş... Benim de var 10 yaşında...

- Annen, baban?..

- Babamı kaybettik. Annem hasta...

- Mutlu musun?

Sessizlik...

- Telefonumu vereyim, ararsın belki...

İki yanakta iki masum buse; biri eski sevgiliye, diğeri onunla birlikte yitip giden maziye...

"- Kimdi o amca anne?.."

Yüreğinizde belli belirsiz bir iç çekme ve aklınızda hınzır bir soru işareti:

"Acaba?.."

*****

Aliye ile Ramazan' in aşk hikayesinde buna benzer bir hüzün gizliydi. Gerçi öyküleri, önce hakli olarak bir "tip rezaleti" olarak yansıdı Milliyet' in manşetine...

Ancak Ayşegül Aydoğan' ın haberi en az ilki kadar hazindi: Polis memuru Ramazan Bey, öğretmen Aliye Hanım'a 1954'te Karabük'te evlenme teklif etmiş. Annesine bakmak zorunda olduğundan kabul edememiş Aliye... Bir başkasıyla evlenmiş Ramazan... Üç çocuğu olmuş, ancak Aliye' yi hep aklında, göğsünde saklamış.

Gün gelmiş, eşi göğüs kanserine yenik düşmüş. Ailesi "3 çocukla bir başına bas edemezsin, evlen" diye tutturmuş. O da "Yıllar önce bir sevgilim vardı, evlenirsem onunla evlenirim" demiş.

17 yıl sonra gençliğinin Karabük' üne dönmüş ve Aliye'nin peşine düşmüş. Öğretmenlik yaptığı okulda bulmuş onu... Müdürün odasında beklemeye koyulmuş. Aliye odaya girip de eski aşkını karşısında görünce şaşkınlıktan dışarı kaçmış. 17 yıl önceki teklifi yinelemiş Ramazan:

"- Evet" demiş bu kez Aliye öğretmen...

28 yıl evli kalmışlar. İkinci baharı yaşamışlar. Malum, ikinci bahar, "son" bahardır. Orada aşk, hayatla cilveleşmekten çok, hayat denilen çileyi birlikte göğüslemektir.

71 yıllık yorgun kalbi teklemiş bir gün Aliye'nin... Ramazan bir ambulansla hastaneye yetiştirmiş eşini... Kabul etmemişler, paraları yok diye... Sonra bir başkasına... Yine ret... Aliye Hanım ölümün eşiğinde duyuyormuş Ramazan Bey' in çırpınışlarını; "Allah'ım bunlar ne yapıyor" diye ürperiyormuş. Ramazan Bey "ilk göz ağrım gidiyor" diye sızlanıyormuş için için...

"Ona bir şey olursa ben ne yaparım?.."

Sonunda Ramazan Bey'in yeğenlerinin parasıyla bir özel hastaneye yatırabilmişler. Sağ eli sımsıkı eşinin avucunda...

"İlk bahar"da çoğunlukla imkansızlıktır aşkı filizleyen, besleyen; "son bahar"daysa fedakarlık...

Bütün Dünya dergisinde vardı; çocuklara "Aşk nedir" diye sormuşlar. Söyle demiş afacanlardan biri:

"Anneannem sırtından hasta olmuştu. Eğilemediği için ayaklarına oje süremiyordu. Dedem devamlı elleri titremesine rağmen ananemin ayaklarına oje sürüyordu. Bence aşk budur."

18 Ocak 2006 Çarşamba

Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak



Herşey yapılabilir bir beyaz kağıtla
Uçak, örneğin uçurtma,
Mesela altına konabilir
Bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için sallanan bir masanın
Veya şiir yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine.
Bir beyaz kağıda her şey yazılabilir senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen en iyisi sana benzemeye çalışan her şeyden
Bir gülden, bir ilk, bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
Ve benim
İlinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan
Ama anlatamam toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla.
Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz çok
Köklerim içimde gizli
Gelen giden, açan soran, bere budak yok
Bir şiir istersin, "içinde benzetmeler olan"
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar Güzel bir şey yok.
Uzun bir yoldan gelen
Tedariksiz katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Her şeyi anlattım
Olan, olmayan, acıtan, sancıtan
Bilsem ki sana varmak içindi
Bütün mola sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Severadım gelirdim
Özlerinin mercan maviliğine
Sana bakmak
Suya bakmaktır
Sana bakmak
Bir mucizeyi anlamaktır
Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem
Yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor
Çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış, hem yapma çiçek satanlar
Bahçıvan değil tüccarlardır
Sen öyle göz
Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken
Sana şiir yazmak ahmaklıktır.
Bir tek söz kalır
Dişlerimin arasından
Ben sana gülüm derim
Gülün ömrü uzmaya başlar
Verdiğim bütün sözler
Sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim
Gül sana benzediği için ölümsüz
Yazdığım bütün şiirler
Sana başlayan bir kitap için önsöz.
Sana bakmak Bir beyaz kağıda bakmaktır
Herşey olmaya hazır
Sana bakmak
Suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak
Bütün rastlantıları reddedip
Bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak
Allah'a inanmaktır..

8 Ocak 2006 Pazar

Sevmek...Sevmek...Sevmek...



Benim yolum Hakk yolu,
Benim yolum sevda yolu.
Ölümüne seveceklerin,
Sözünde duracakların yolu.
Bu yolda yalan yok.
Bu yolda çıkar yok.
Bu yolda saf yürekler,
Karşılıksız sevgiler,var...

Benim yanımda yürüyeceklerin yürekleri olacak,
Yüreklerinin içinde inançları olacak,
Onlar herşeyden önce sevmeyi bilecek,
Hiçbir şey uğruna o sevgiden vazgeçmeyecek...

Biraz içlendim şu dünyada anlaşılamamaktan...Kimseyle bi derdim yok ama derdi olanların benimle ve sevdiklerimle uğraşmalarına dayanamıyorum.Söylediğim bazı şeylerin hep yanlış çıkmasını diledim Allah'tan ama "O" hep beni haklı çıkardı.Muhakkak bildiği bir şey vardır.Bu kadar zor mu bu dünyada yalnızca sevgi için yaşamak?Bilmiyorum;ama görünen o ki pek kolay değilmiş sevmek ve sevdiğine sahip çıkmak...

Sorgusuz,sualsiz inandığım ve sevdiğim,düşünmeden yollarına girdiğim ey insanlar!Niye bu kadar küçüldünüz?Oysa ne çok sevmiştim,ne çok inanmıştım,ne çok güvenmiştim.Şimdi benim varlığımı bile birilerinin yok olmaması için kabulleniyorsunuz.Ve bunun için de şimdiden kulis yapıyorsunuz.Yazık vallahi çok yazık!Madem iyi olan sizsiniz bırakında Allah versin kötülerin cezalarını...

Yaptığım sadece sevmek,en baştan beri.Ve sevdiğim işi yapmak sonuna kadar.Ben yedi yaşından beri yazıyorum,sevdiğim için.Allah'ımın verdiği güçle.Şimdi insanlar bu yeteneği bana kendilerinin verdiklerinden bahsediyorlar.Ve bunu da başkaları için kullandığımdan.Yapmayın lütfen!İnanın bu kadarı çok fazla.Siz kimsiniz yahu?Ve neyin hesabını kimin adına soruyorsunuz benden?Dostluk,vefa ve samimiyetten bahsedenler önce neyi ne için ve kimin adına yaptıklarını düşünsünler.Ben herşeyi sevdiğim için ve Allah'ın adına yapıyorum.Kim ne düşünürse düşünsün umrumda değil...

Seven ve sevilen bir yüreğe sahibim.Daha fazlasına ihtiyacım yok...