27 Nisan 2009 Pazartesi

Melâl...


Hayat bana en zor görevi verdi.
Beklemek birisini...
Hüzünlü bir türk filminin en acı veren sahnesinde,
Üçüncü kişiyi oynamak gibi...
Yüreğim yanıyor,
İçim acıyor,
Bu hazin hikaye,bana ağır geliyor...
Ödediğim neyin bedeli bilmiyorum.
Hangi sevgilinin göz yaşlarıyla boğuluyorum?
Nasıl bir "ah" ise bu
Geldi...Yerini buldu...
Beni ta yüreğimden vurdu...
Yaşadığımız nasıl bir keder?
Nasıl bir dert,nasıl bir melâl?
Bilmem nasıl açılanır
Bu anlamsız,
Bu imkansız kader..?
Y.S.

25 Nisan 2009 Cumartesi

Bugün...

Beyhude miydi geçen zaman,yoksa ben fazla mı inandırmıştım kendimi bir şeylere;bilmiyorum.Bugün,hayat neresinden bakılırsa bakılsın acıydı.Küçük bir çocuktum yine işte;elinden oyuncağı alınmış,hatta hiç verilmemiş belki de.Bir göz yanılsamasıymış sadece,karşımda duran bütün güzellikler...

Bugün hava çok güzel.Güneş verdiği sözü tuttu,bana;lakin içimi hiç ısıtmıyor,bu onun suçu değil ama...Belki de kimsenin değil ya da herkesin...

Sen de söz vermiştin bana...Keşke sözünü tutsaydın...En azından bir kez olsun,inanmış gözlerime baksaydın...keşke...

21 Nisan 2009 Salı

Onun Adı Sevda !


Sevdalar biriktirmişti yüreği...İrili ufaklı,kanatan sevdalardı...
Kim bilir daha ne kadar yanacak,daha ne kadar canı acıyacaktı..?
Ama dönüşü yoktu,ne olursa olsun cevabı;evet olacaktı...
Aşktan hiç kaçmamış,yine kaçmayacaktı...
Belki bu defa yaşanacaklar,her şeyin başlangıcıydı...
Umudu vardı yarınlara dair,hayalleri vardı...
İçinde "O" olan;yeşilli,kırmızılı,sarılı,beyazlı...
Filmler izleyecekti onunla,belki ağlayacaktı...
Ne olursa olsun hep,onun yanında kalacaktı...
Yeni yerler keşfedecek,yeni şeyler tadacaktı...
Ona her şeyin güzelini bulup,her şeyin en güzelini yapacaktı...
Beraber yürüyecek,beraber koşacaklardı...
En güzel oyunları,birlikte oynayacaklardı...
Bazen oturup,hayaller kuracaklardı...
Uzak bir diyarda,kimsenin olmadığı bir kasabada;ama mutlaka sahil kenarında olacaklardı...
Denize özellikle akşamları girip,çıkınca da saçlarını savuracaklardı...
Küçük,bahçeli bir evleri olacak ve bahçede de bir köpek kalacaktı,
Ne olur,ne olmaz!Belki bazen korkacaklardı...
İki yürek hiçbir şeyi umursamayacak,birlikte yaşlanacaklardı...
Tüm bu düşüncelerin,bu hayallerin bir nedeni de olmalıydı...
Bu yaralı yürek inanmış,inanmalıydı...
Çünkü onun adı sevdaydı...


Y.S.

17 Nisan 2009 Cuma

Öyle bir şey ki bu sevda...


Öyle bir şey ki bu sevda,
Doluya koysan almıyor,
Boşa koysan dolmuyor…
En yaman çelişkilerin ortasında kalmak gibi
Her şeyin ve hiçbir şeyin sahibi…
Öyle bir şey ki bu sevda,
Gece yarısı yaktığın bir sigara,
Yazdığın yazı buğulu bir cama,
Hep beklediğin, gelecek dediğin yarınlarda
Hiç ummadığın, inanamadığın, olmazın ya da…
Öyle bir şey ki bu sevda,
Baş harfi bazen “s”,
Bazen “f”,
Bazen,
Sen…
Öyle bir şey ki bu sevda,
Çalan hüzünlü bir şarkı gündüz gece,
Söyleyemeyen derdini kimseye,
Derman olmasın diye…
İnleyen kalbinin sesini,
Yar duymasın diye…
Öyle bir şey ki bu sevda,
Güzelliği anlatılmaz,
Derdi, sıkıntısı yaşanılmaz…
En zoru, en çok sevilen
En kolayı, çabuk kaybedilen…
Öyle bir şey ki bu sevda,
İmkânsız olsa da,
Zamansız olsa da,
Hiç kimse inanmasa da,
Yine senin olan,
Yalnız sana kalan…
Öyle bir şey ki bu sevda,
İşte öyle bir şey…


Y.S.

7 Nisan 2009 Salı

Onun Adı Sevdaymış...


Onun adı sevdaymış...
Hep gerçek,hep yürekten yaşanacak aşklar aramış
Güçlüymüş,daima kendi ayakları üzerinde kalmış
Bir adam diliyormuş,onu gerçekten sevecek ve hiç bırakmayacakmış
Ona her zaman ihtiyaç duyacak kadar çocuk olacakmış
Ve aşkından hiçbir şeyi umursamayacak kadar çıldırmış
Onun adı sevdaymış...
Gözleri bir ömür kadar anlamlıymış
O yüzden sevdiği,gözlerinde hayat bulmalıymış
Bir bakışından ne hissettiğini anlamalıymış
O gözlerde sevgili,aşka doymalıymış
Baktığı her başka gözde,yine onu hatırlamalıymış
Onun adı sevdaymış...
Ve bir yerlerde o sevdayı bekleyen de varmış
Benzer bir köşe başında,aynı heyecanla,aynı duygularlaymış
Bir kadın diliyormuş "o", ilk gün nasılsa hep öyle olacakmış
Bir çocuğa sahip çıkacakmış,bir çılgını aşkıyla durduracakmış
Sonsuza dair bir isteği varsa,sonsuza kadar "o"nu kucaklayacakmış
Onun adı sevdaymış...
Ve bu sevdayı onunla yaşamaya "o" adaymış...

Y.S.

2 Nisan 2009 Perşembe

Yine bir Nisan...


Hüznün son deminde yaşanan bir geceden sonra,gözümü baharın gelişini simgeleyen Nisan'a açtım bir kez daha.Yüreğim öylesine yorgun ve kafam öylesine karışık ki,normalde insanın içini ısıtması gereken,bu güneşli bahar günü bile anlamsız geliyor bana.Oysa bahar demek "aşk" demektir,bahar demek mutlu günler demektir...ama gelenler ne kadar sevinç,ne kadar mutluluk getirdiyse;gidenler çok daha fazlasını,her şeyimi alıp götürmüşler...O yüzden hiçbir şeyin tadı eskisi gibi değil artık!


Hayatta en kötü şey yılgınlıktır ve maalesef ben kendimi yılmış hissediyorum,sevmekten...bir insanı tanımaya çalışmaktan...Oysa daha dün TV'de ayrılmak zorunda kalan iki sevgilinin,hikayesini izlerken gözlerim dolmuştu,içim daralmıştı....Kendimi hüzünlü şarkılar dinlerken buluvermiştim.Üzüldüğüm neydi acaba,TV'de ayrılmak zorunda olanların acısı mı,şarkıda terkedilen adamın dramı mı,yoksa gerçekte arkamda bıraktığım sevgililerin göz yaşları mı,ya da bunların hepsinin ortaklaşa inşaa ettiği kendi gönül yaram mı?Galiba sonuncusu.Ben üzeri kabuk bağlamış,koca bir yürek yarasına sahibim...Her gelenin,biraz olsun iyileştirdiği;ama her gidiş de daha da ağırlaşan bir yaralı yüreğe...Hala küçücük bir umudum olsa da yeniden sevmeye dair,aslında kendi içimde bunu gerçekten kabul edemediğim için,giderek yarası genişleyen bir yüreğe hem de...


Her kışın sonu bahardır derler ve ben inanırım da buna...Mevsimlerden bahar geldi,gelmesine de;benim içimde yeniden bir bahar,ne zaman doğacak acaba,kim bilir?
Proje Yönetimi Dersi
1 Nisan 2009
14.50