28 Aralık 2009 Pazartesi

Anladım...



Seni tanıdığım gün hayat durdu benim için.O güne kadar yaşadığım her şeyi bir kenara bırakıp bir seni düşünür oldum;bir tek seni...Senle yaşanacak olası güzel günleri...
Hayatın anlamsız griliğinde yürümüşüm o güne dek oysa,seni görünce anladım.
Sevmek kazanılması gereken bir oyun değilmiş meğer,seni her kazandığımı sandığım an,kaybettiğimde anladım...
Acı, yürekte beslenmezmiş..özlem yalnızlıkla birleşmezmiş..hasret hepsinden betermiş...Sensiz soluduğum her nefeste anladım...
Dinlediğim en güzel şarkıda, senin sesin olduğunu...on kere, yüz kere, bin kere : "bir seni sevmeli" dediğimi,sabaha karşı bilgisayar başında uyandığımda anladım...
Nasıl ki yaşam seni gördüğümde durduysa benim için, yine ancak geldiğinde başlayacak...Kalbim ancak o zaman atacak...Yalnız senin için,hep "sen" diye...

Y.S.

12 Aralık 2009 Cumartesi

Artık Her şey İçin Çok Geç !


Aşk;
Küçükken oynadığımız "aldım-verdim" oyunu gibiymiş yalnızca,
Hep verip hiç alamayınca,
Çıldırasıya anlamsız ve bir o kadar şuursuzca,
Hiç tahmin etmediğin bir yerde bi başına kalınca,
Anladım...
Artık her şey için çok geç...

y.s.

14 Kasım 2009 Cumartesi

Sözün bittiği yer...


Ve aşk bitmiş inandığını sandığın gözlerde,
Sevgi, aslında hiç yaşanmamış gönüllerde...
Bir küçük tebessümmüş yanlızca mutluluk;
Sözün bittiği yerlerde...

Y.S.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Bazen...


Sil baştan başlamak gerek bazen...
Yapılanları görmezden gelmek..
Verilen sözleri,yalan gözleri,
Hayatın onca "şerefsizliğini" ardına alarak,
Başın dik,alnın pek yürümek...
Her şeyi unutmak gerek bazen...
İçinde "bir şeyler" olduğunu sandığın şeyleri de,
Anlamlı sandığın "anlamsız" hayalleri de...
Dünü de,
Bugünü de,
Seni de,
Sensizliği de..
Ve "senli" olacak günleri de...
Nerde duracağını bilmek gerek bazen,
Örselenmeden,
Bir hain yürek tarafından zedelenmeden,
Vazgeçerek kendiliğinden,
Ardına bakmadan gitmek gerek bazen....

Y.S.

(ilk satır,bilindiği üzere alıntıdır..)

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Sensizlik...


Sevgili...
Sensizlik en ağır zulümdür...
Sensizlik en kara gecedir,uykusuz gözlerime...
Sensizlik dünüm,
Sensizlik bugünümdür...
Sensizlik Leyla'dır,yaralı yüreğime...
"Beni sensizliğe,sen alıştırdın sevgili...Bekle dediğin günden beri bekliyorum..."

21 Mayıs 2009 Perşembe

Gelmedin...


Bekledim sevgili...
Hani olurda,
Hiç ummadığım bir yerden,
Hiç ummadığım bir şekilde,
Çıkıp da geliverirsin diye
Bekledim...
Adına şiirler yazdım...
Adını bu şehrin her yerine yazdım,
Belki görürsün diye,
Belki görüp de seversin diye...
Konuşacağım dedim,
Susmadım,
Konuştum...
İsmini söyledim,
Filizlenmekte olan her bi ağaç dalına...
Sokaktaki çocuklara...
Gökyüzündeki yıldızlara...
Seni anlattım,
Kanat çırpan kuşlara...
Belki derdime derman olurlar diye,
Belki,beni biraz olsun anlarlar diye...
Çünkü en güzeliydin sen,
Kalbimin...
En tatlı sözlerimin,
Gözlerimin dalıp da gittiği yerlerin,
Sahibiydin...
İşte tam da o baktığım yerlerden,
Bir gün çıkıp gelecektin...
Çünkü bana bunu söylemiştin...
Beni böyle sevindirmiştin...
Ama...
Gelmedin...

Y.S.

12 Mayıs 2009 Salı

Suskun...


Aynı şehirde,aynı duygulara sahip iki "suskun"duk biz...Farklı tecrübelerle,benzer tatları bırakmıştı hayat,üzerimizde...Sonunu görmediğimiz yollarda yürüyorduk bazen.Bazen de sonunu bile bile,yine de giriyorduk o yollara...Kader diyorduk buna;yaşanılması kaçınılmaz alın yazısı...

Çok acı çektik,çok üzüldük,çok ağladık...Mutlu olmak uğruna çok çabaladık.Aradığımız neydi,gördüklerimiz bize neden yetmedi,sevmek bunun neresindeydi bilmiyorum;ama ben artık susmak istemiyorum.İçimdekileri anlatmak istiyorum.Sonucu her ne olursa olsun,bir kez daha görmek istiyorum,bir kez daha tatmak,bir kez daha yaşamak...

Bu hayat,sanıldığı gibi zor değil aslında...Biraz senden,biraz benden yaşasak yetecek...

5 Mayıs 2009 Salı

Giden,kaybedendir...


Hiç -mış gibi yapmadım bu hayatta.Oynamadım.Hiç kimseyi kandırmadım.Neysem,o oldum;ama yine de kimseye yaranamadım...Sevdim dediysem,sevdim.Sevmediğimde ise,vazgeçmesini bildim... Bunların anlamı yokmuş meğer,bu dünyada oynayanlar kazanıyormuş;gördüm...

Aşk tek kişilik bir şey değildir,hep söyledim...Eğer gerçekten seviyorsan,bütün dünyayı karşına alabilmelisin.Yoksa hiçbir anlamı yok acıların,kederlerin,çaresizliğin...

Ve dedim ki hep:Kendimden biliyorum;giden,kaybedendir...

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Sen...


Milyon kez geldim belki de,milyon kez daha geleceğim de...
Sen olmadıktan sonra anlamı yok hiçbir şeyin.Yüreğinde bir şeyler biriktirmenin,oturup bunları kağıda dökmenin...Sana dair şeyler düşünmenin,içinde sen olan rüyalar görmenin...Uykusuzluğun,halsizliğin,iştahsızlığın...Herkese sinirlenmenin,insanları kırmanın,ağızına yakıştıramadığın lafların...Hiçbir manası yok bunların...
Aklımın her yerine taktım seni,her nefesimde seni soludum...Her köşe başında seni aradım,en kuytu yerlere bile baktım;ama yoktun...
Yalnızca içimdeydin işte...Nasıl gelip girdiğini bilmediğim,iliklerime kadar işlediğin bedenimde;hüküm sürmekteydin...

1 Mayıs 2009 Cuma

İlk kez!


İlk kez rumeliden bakacaktı gözlerimiz,ortak bir nesneye...
Hisarın hemen yanında,küçük bir bahçede...
Bir demlik çay,önümüzde...
Bolca şekerle,
Ve içi doldurulmaya hazır iki bardakla birlikte...
İlk tat,damaklarımızda hep kalacaktı...
Hiç unutulamayacaktı...
Gözlerimiz uzaklara dalacaktı bazen,
Bazen birbirlerinden hiç ayrılamayacaklardı...
Ne olursa olsun güzel olacaktı...
Yağmur sonrası toprak kokusu,
Denizin uğultusu,
İşte karşımda,canına yandığımın İstanbul'u
Rüzgar;hafiften esen...
Ve sen...
Her şey sende başlayacaktı
Ama sende bitmeyecekti hiçbir şey...
Bu aşkta hüzün olmayacaktı
Çünkü bu aşk,her şeyin çaresi olmalıydı...

Y.S.

27 Nisan 2009 Pazartesi

Melâl...


Hayat bana en zor görevi verdi.
Beklemek birisini...
Hüzünlü bir türk filminin en acı veren sahnesinde,
Üçüncü kişiyi oynamak gibi...
Yüreğim yanıyor,
İçim acıyor,
Bu hazin hikaye,bana ağır geliyor...
Ödediğim neyin bedeli bilmiyorum.
Hangi sevgilinin göz yaşlarıyla boğuluyorum?
Nasıl bir "ah" ise bu
Geldi...Yerini buldu...
Beni ta yüreğimden vurdu...
Yaşadığımız nasıl bir keder?
Nasıl bir dert,nasıl bir melâl?
Bilmem nasıl açılanır
Bu anlamsız,
Bu imkansız kader..?
Y.S.

25 Nisan 2009 Cumartesi

Bugün...

Beyhude miydi geçen zaman,yoksa ben fazla mı inandırmıştım kendimi bir şeylere;bilmiyorum.Bugün,hayat neresinden bakılırsa bakılsın acıydı.Küçük bir çocuktum yine işte;elinden oyuncağı alınmış,hatta hiç verilmemiş belki de.Bir göz yanılsamasıymış sadece,karşımda duran bütün güzellikler...

Bugün hava çok güzel.Güneş verdiği sözü tuttu,bana;lakin içimi hiç ısıtmıyor,bu onun suçu değil ama...Belki de kimsenin değil ya da herkesin...

Sen de söz vermiştin bana...Keşke sözünü tutsaydın...En azından bir kez olsun,inanmış gözlerime baksaydın...keşke...

21 Nisan 2009 Salı

Onun Adı Sevda !


Sevdalar biriktirmişti yüreği...İrili ufaklı,kanatan sevdalardı...
Kim bilir daha ne kadar yanacak,daha ne kadar canı acıyacaktı..?
Ama dönüşü yoktu,ne olursa olsun cevabı;evet olacaktı...
Aşktan hiç kaçmamış,yine kaçmayacaktı...
Belki bu defa yaşanacaklar,her şeyin başlangıcıydı...
Umudu vardı yarınlara dair,hayalleri vardı...
İçinde "O" olan;yeşilli,kırmızılı,sarılı,beyazlı...
Filmler izleyecekti onunla,belki ağlayacaktı...
Ne olursa olsun hep,onun yanında kalacaktı...
Yeni yerler keşfedecek,yeni şeyler tadacaktı...
Ona her şeyin güzelini bulup,her şeyin en güzelini yapacaktı...
Beraber yürüyecek,beraber koşacaklardı...
En güzel oyunları,birlikte oynayacaklardı...
Bazen oturup,hayaller kuracaklardı...
Uzak bir diyarda,kimsenin olmadığı bir kasabada;ama mutlaka sahil kenarında olacaklardı...
Denize özellikle akşamları girip,çıkınca da saçlarını savuracaklardı...
Küçük,bahçeli bir evleri olacak ve bahçede de bir köpek kalacaktı,
Ne olur,ne olmaz!Belki bazen korkacaklardı...
İki yürek hiçbir şeyi umursamayacak,birlikte yaşlanacaklardı...
Tüm bu düşüncelerin,bu hayallerin bir nedeni de olmalıydı...
Bu yaralı yürek inanmış,inanmalıydı...
Çünkü onun adı sevdaydı...


Y.S.

17 Nisan 2009 Cuma

Öyle bir şey ki bu sevda...


Öyle bir şey ki bu sevda,
Doluya koysan almıyor,
Boşa koysan dolmuyor…
En yaman çelişkilerin ortasında kalmak gibi
Her şeyin ve hiçbir şeyin sahibi…
Öyle bir şey ki bu sevda,
Gece yarısı yaktığın bir sigara,
Yazdığın yazı buğulu bir cama,
Hep beklediğin, gelecek dediğin yarınlarda
Hiç ummadığın, inanamadığın, olmazın ya da…
Öyle bir şey ki bu sevda,
Baş harfi bazen “s”,
Bazen “f”,
Bazen,
Sen…
Öyle bir şey ki bu sevda,
Çalan hüzünlü bir şarkı gündüz gece,
Söyleyemeyen derdini kimseye,
Derman olmasın diye…
İnleyen kalbinin sesini,
Yar duymasın diye…
Öyle bir şey ki bu sevda,
Güzelliği anlatılmaz,
Derdi, sıkıntısı yaşanılmaz…
En zoru, en çok sevilen
En kolayı, çabuk kaybedilen…
Öyle bir şey ki bu sevda,
İmkânsız olsa da,
Zamansız olsa da,
Hiç kimse inanmasa da,
Yine senin olan,
Yalnız sana kalan…
Öyle bir şey ki bu sevda,
İşte öyle bir şey…


Y.S.

7 Nisan 2009 Salı

Onun Adı Sevdaymış...


Onun adı sevdaymış...
Hep gerçek,hep yürekten yaşanacak aşklar aramış
Güçlüymüş,daima kendi ayakları üzerinde kalmış
Bir adam diliyormuş,onu gerçekten sevecek ve hiç bırakmayacakmış
Ona her zaman ihtiyaç duyacak kadar çocuk olacakmış
Ve aşkından hiçbir şeyi umursamayacak kadar çıldırmış
Onun adı sevdaymış...
Gözleri bir ömür kadar anlamlıymış
O yüzden sevdiği,gözlerinde hayat bulmalıymış
Bir bakışından ne hissettiğini anlamalıymış
O gözlerde sevgili,aşka doymalıymış
Baktığı her başka gözde,yine onu hatırlamalıymış
Onun adı sevdaymış...
Ve bir yerlerde o sevdayı bekleyen de varmış
Benzer bir köşe başında,aynı heyecanla,aynı duygularlaymış
Bir kadın diliyormuş "o", ilk gün nasılsa hep öyle olacakmış
Bir çocuğa sahip çıkacakmış,bir çılgını aşkıyla durduracakmış
Sonsuza dair bir isteği varsa,sonsuza kadar "o"nu kucaklayacakmış
Onun adı sevdaymış...
Ve bu sevdayı onunla yaşamaya "o" adaymış...

Y.S.

2 Nisan 2009 Perşembe

Yine bir Nisan...


Hüznün son deminde yaşanan bir geceden sonra,gözümü baharın gelişini simgeleyen Nisan'a açtım bir kez daha.Yüreğim öylesine yorgun ve kafam öylesine karışık ki,normalde insanın içini ısıtması gereken,bu güneşli bahar günü bile anlamsız geliyor bana.Oysa bahar demek "aşk" demektir,bahar demek mutlu günler demektir...ama gelenler ne kadar sevinç,ne kadar mutluluk getirdiyse;gidenler çok daha fazlasını,her şeyimi alıp götürmüşler...O yüzden hiçbir şeyin tadı eskisi gibi değil artık!


Hayatta en kötü şey yılgınlıktır ve maalesef ben kendimi yılmış hissediyorum,sevmekten...bir insanı tanımaya çalışmaktan...Oysa daha dün TV'de ayrılmak zorunda kalan iki sevgilinin,hikayesini izlerken gözlerim dolmuştu,içim daralmıştı....Kendimi hüzünlü şarkılar dinlerken buluvermiştim.Üzüldüğüm neydi acaba,TV'de ayrılmak zorunda olanların acısı mı,şarkıda terkedilen adamın dramı mı,yoksa gerçekte arkamda bıraktığım sevgililerin göz yaşları mı,ya da bunların hepsinin ortaklaşa inşaa ettiği kendi gönül yaram mı?Galiba sonuncusu.Ben üzeri kabuk bağlamış,koca bir yürek yarasına sahibim...Her gelenin,biraz olsun iyileştirdiği;ama her gidiş de daha da ağırlaşan bir yaralı yüreğe...Hala küçücük bir umudum olsa da yeniden sevmeye dair,aslında kendi içimde bunu gerçekten kabul edemediğim için,giderek yarası genişleyen bir yüreğe hem de...


Her kışın sonu bahardır derler ve ben inanırım da buna...Mevsimlerden bahar geldi,gelmesine de;benim içimde yeniden bir bahar,ne zaman doğacak acaba,kim bilir?
Proje Yönetimi Dersi
1 Nisan 2009
14.50

25 Mart 2009 Çarşamba

Return!


Hiç beklemediğiniz bir zamanda düşer aşk bazen yüreğinize...Aslında güzel olan da bu değil midir?Hiç beklemediğiniz anda hiç beklemediğiniz bir şeyin çıkagelmesi...Biz öylesine alıştırmışız ki kendimizi,en uygun zamanda en uygun insanı seçmişiz hep ya da zaten bir seçim olamamış.Başka çaremiz yokmuş gibi davranmışız...


Mesela birini sevdiğinizi zannederken,aslında onu hiç sevmediğinizi düşündünüz mü hiç ya da bunu itiraf ettiniz mi,kötü olmayı göze alarak?Hayır Hayır,bunu hiçbirimiz yapamıyoruz kolay kolay.Çünkü göze alamıyoruz bir anda ayrı kalmayı.Bizimkisi sevmek değil aslında;alışmak...Ve insan bu,vazgeçemiyor alışkanlıklarından...


Peki ya birisi gelirse gerçekten,siz sevgili gibi davranırken...Aklınızdan çıkartamayacağınız kadar yerleşirse beyninizin içine,ne yaparsınız?Sizi gerçekten sevdiğini söyleyen insanı üzmeyi,göze alabilir misiniz?Yaşanan onca şeye rağmen vazgeçebilir misiniz ondan?


Söyleyin hangisi doğru olan;mutluluk oyunu oynamaya devam etmek mi,yoksa ne olacağını asla bilemeyeceğiniz yeni bir yola girmek mi?


Y.S.