15 Nisan 2006 Cumartesi

Çağdaş değilim ben, ilkel severim seni!


Ortaköy-Taksim yönünde iskele hizasındaki ışıklara geldiğinde,kalbindeki kuşu hissetmeyenler ya da Gümüşsuyu'ndan inerken kadraja mabet girende gözleri aşkla ışıldamayanlar, bu Çarşı denen altkültürün ne üstün ve ne menem bir aşk olduğunu bilemezler. Herkesin her şeyi bilmek zorunda hissettiği bir dönem ve diyarda yanlış bilmeler ve kendimizi o yanlışa inandırarak yaşamak gibi bir kandırmaca içindeyiz; oysa Türküz, doğru ve çalışkan olmamız gerekir.
Memlekette haber değeri taşımak çoğu zaman iyi bir şey değildir. Fakat bir seyirci hareketinin ekstra çabuk ve olağandışı taraflı haber olması için hareketin 'Beşiktaş Kapalısı'ndan gelmesi yeterlidir. Bu bilmezler, şunu da bilmezler ki Çarşı'nın en mühim refleksi, 'Hareket yapan hareket görür'dür. Sevenler bununla gurur duyar sevmeyenler spor basınında kışkırtılarak sunulan aleyh haberleri örnekleyerek incitmeye çalışırlar Çarşı'yı forumlarda, Çorum'larda: 'Çarşı barışa karşı', 'Çarşı duvara karşı' vs vs; Çarşı Berlin'e selam burdan. Aleyküm selam demeyi sever Çarşı, fesupanallah demeyi de sever, lakin ben tövbe tövbe estapitipiti diyorum bu insafsız karalamaya. Rakip taraftarlarımızın 'Ne de olsa bir semt takımısınız' küçümsemesinin altında aslında bir gerçek yatmıyor değildir. Eski Türk filmlerinden çok duyduğumuz bir replik değil midir; 'Semtimize geldik Ferit, artık ayrılalım': Semtin değer yargıları çok farklıdır çok...

Hafta boyunca bir futbol takımını bir spor kulübünü sevmenin ne olabileceğinin sınırsızca pervasızca yaşandığı yerdir o 'semt'. Doğduğu yerden almıştır adını. Tüm yıpratmalara karşı ölümsüz olacağını umuyorum. Aşkta doz olur mu, olmayınca aşk olur ki bundan ibarettir anlaşılamamak. Doz aşımı nasıl zarar verirse Çarşı'nın aşkının da zararları olmuştur olacaktır, olmamasını dilemek safdilli bir romantizm olacaktır. Seyirci hareketlerindeki ahlak sorgusunu kendi içinde yapamayan ve maalesef yangına gittiği körüğü tirajla parayla yani amacıyla dolduran zihniyet sanırım 'özel ve tanımsız' bulduğu için yüklenir durur çarşısına Beşiktaş'ın. Benim Çarşı'dan şikâyetim 'Dün'e göre çok konuşulur olmasıdır. Oysa hepimizin ilk gençliğinde saklı duran gizli aşklarımız vardır ya... Saklı kalan çok korunur. 'Sevmek'te saygı da vardır, aşkta olmadığı kadar. Çağdaş'ı anlamak, aşk işi değildir; o ve benzeri sıradan takım oyuncularını büyük Beşiktaş'a transfer eden zihniyete karşıdır Çarşı. Hedefsiz Beşiktaş susuz ağaca benzer. 'Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz çınar ağacımızı özledik';feryat figân bunadır.

Beykoz'da olay çıkaranların, Çarşı'yla, taraftarlıkla, Beşiktaş'la ne ilgileri olabilir ama bu ayırdı bizzat yapacak olan da Çarşı'dır. BJK TV, elinde dolaştırdıkları Siyah-Beyaz atkılarla ve ezberletilen metinlerle gurbette kupa finali tetikçiliği yapacağına pekâlâ daha anlamlı fikirler üretebilir. 'Çarşı' sadece Alen ile değil daha çoksesli gruplar ile derdini doğrularını pekâlâ bu kanalda paylaşabilir. Gerçeğin ne olduğunu anlamada BJK ve FB'nin TV'leri var; büyük şanstır. Aziz Yıldırım'ın kulüp menfaatlerini korumak adına en büyük doğrusu futbol takımı unsurlarının sadece kendi TV'lerinde konuşuyor olmalarını sağlamaktır. Bu başta Lig TV ve birtakım büyük yayıncılarda bir refleks olarak antipati yaratmıyor değil; geçtiğimiz pazartesi çok satan bir gazetenin Aziz Yıldırım ve dayısı ile ilgili sürmanşeti, ne futbolla, ne haberle, ne magazinle ilgilidir. Bir yangın-körük örneği olarak 'kulüp tivi'nin gerekliliğinin altını çizer. Federasyon da bir kanal kurup anlam veremediğimiz kararlarını eylemci hakemlerini bize anlatabilir mesela. Diyarbakır-İzmir hattı uçuş bedava. İki ayda anladık ki 'rejimler değişir Ulusoy değişmez'.

Ben de kendi kanalımı kuracağım ve ihtiyacı olana kanal tedavisi yapacağım sevgiye saygıya adalete ve sportmenliğe dair...bir de...bir de seni ne çok sevdiğimi anlatırım durmadan; formamda olmadığı gibi kanalımda da olmaz reklam. Reklam aşkına karşıyım. Düşümdeki Çarşı'ya değil fikrindeki kötüye karşıyım. Çarşı'dan aldım bir tane, Kadıköy'e gittim on bir tane... Haftaya bir düş; kupa finali... İnönü'de...yarı yarıya...eski günlerdeki gibi severim seni....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder