2 Nisan 2009 Perşembe

Yine bir Nisan...


Hüznün son deminde yaşanan bir geceden sonra,gözümü baharın gelişini simgeleyen Nisan'a açtım bir kez daha.Yüreğim öylesine yorgun ve kafam öylesine karışık ki,normalde insanın içini ısıtması gereken,bu güneşli bahar günü bile anlamsız geliyor bana.Oysa bahar demek "aşk" demektir,bahar demek mutlu günler demektir...ama gelenler ne kadar sevinç,ne kadar mutluluk getirdiyse;gidenler çok daha fazlasını,her şeyimi alıp götürmüşler...O yüzden hiçbir şeyin tadı eskisi gibi değil artık!


Hayatta en kötü şey yılgınlıktır ve maalesef ben kendimi yılmış hissediyorum,sevmekten...bir insanı tanımaya çalışmaktan...Oysa daha dün TV'de ayrılmak zorunda kalan iki sevgilinin,hikayesini izlerken gözlerim dolmuştu,içim daralmıştı....Kendimi hüzünlü şarkılar dinlerken buluvermiştim.Üzüldüğüm neydi acaba,TV'de ayrılmak zorunda olanların acısı mı,şarkıda terkedilen adamın dramı mı,yoksa gerçekte arkamda bıraktığım sevgililerin göz yaşları mı,ya da bunların hepsinin ortaklaşa inşaa ettiği kendi gönül yaram mı?Galiba sonuncusu.Ben üzeri kabuk bağlamış,koca bir yürek yarasına sahibim...Her gelenin,biraz olsun iyileştirdiği;ama her gidiş de daha da ağırlaşan bir yaralı yüreğe...Hala küçücük bir umudum olsa da yeniden sevmeye dair,aslında kendi içimde bunu gerçekten kabul edemediğim için,giderek yarası genişleyen bir yüreğe hem de...


Her kışın sonu bahardır derler ve ben inanırım da buna...Mevsimlerden bahar geldi,gelmesine de;benim içimde yeniden bir bahar,ne zaman doğacak acaba,kim bilir?
Proje Yönetimi Dersi
1 Nisan 2009
14.50

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder